Havva TUNC 28.08.2008
Fındık üretimi Karadeniz Bölgesinin tamamında, Marmara Bölgesinin bir kısmında yapılmaktadır. Bazı bölgelerimizde de fındık üretimi pazar için değil, geçimlik amaçla yapılmaktadır. Türkiye toplam dünya fındık talebinin yaklaşık %80’nini karşılamaktadır. Bir malın uluslararası piyasada fiyatı belirlenirken o malın temel üreticisi ve/veya ihracatçısı olan ülke o malın fiyatının belirlenmesinde etkin ve belirleyici olmaktadır. Türkiye temel üretici ülke konumunda olmasına rağmen fındığın uluslararası birim fiyatının belirlenmesinde etkili olamamaktadır. Bunun nedenlerinden biri ulusal fındık üretim ve fiyatlama politikasının olmaması,bir diğeri de Türk fındık sektörünün ve üreticisinin piyasa koşullarına terk edilmiş olmasıdır.
Piyasa koşullarının tarım sektörü için yıkıcı olması sektörün gücünü gerek ulusal, gerekse uluslararası piyasada yok etmektedir. Fındık rekabet piyasası koşulları içinde piyasa dinamiklerinin etkilerine, korumasız bir biçimde, terk edilince fındığın birim fiyatı piyasa tarafından belirlenir. Üretici için tarımsal ürünün gerçek değerini bulabilmesi, serbest piyasa koşulları içinde mümkün değildir. Yani, üretici, geçerli piyasa fiyatından gerek ulusal gerekse uluslararası piyasada malını satarak karını maksimize edemez. Üretici tarımsal ürünün değerini bulabilmesi, üreticilerin bir birlik ya da kooperatif eşliğinde örgütlenmeleri ile mümkündür.
“Tarım Satış Kooperatifleri”, “Tarım Ürünü Üretici Birlikleri” gibi kuruluşlara ihtiyaç vardır. Bu durum sadece fındık için değil diğer tarım ürünleri için de geçerlidir. Diğer bir deyişle fındık, tütün, şeker pancarı, pamuk gibi tarımsal ürünler için kooperatifleşme ve örgütlenme tarımda büyüme ve gelişmenin sağlanabilmesi için gerekli ve zorunludur.
Tarım ürünlerinin yapısal özellikleri nedeniyle “Türk üreticisinin yetiştirdiği ürünü gerçek değerinden düşük değerde ya da fiyatta ve zamanında önce satmasına, ülke ve üreticinin suiistimal edilmesine veya zarar etmesine engel olmak amacıyla Türk Tarımında yasal düzenlemeler” yapılmıştır. “Tarım Satış Kooperatifleri” bu düzenlemelerden biridir. Fındık üreticisi fındığını en yüksek fiyattan satmak, karını maksimize etmek ister. Buna karşılık fındık ihracatçısı da fındığı üreticiden en düşük fiyattan satın alıp, en yüksek fiyattan ihraç edip karını maksimize etmek ister.
Fındık ürünü için Tarım Satış Kooperatifi nitelikli kuruluş Fiskobirlik’tir. Fiskobirlik belirlenen fiyattan fındık üreticisinden fındığı satın alıp, bunu uygun koşullarda piyasaya satar. Fiskobirlik bu fındık alım ve satımlarından dolayı her yıl 100 milyon dolar zarar etmektedir. Bu zarar hükümetler tarafından karşılanmaktaydı. 2003 yılına kadar yapılan uygulama bu yönde olmuştur. 2003 yılından itibaren tarımda yaşanan yeniden yapılanma ile Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri özerkleştirildi. Hükümetlerin kooperatif ve birliklere yaptığı destekler kaldırıldı ve zararların devlet tarafından üstlenilmesine son verildi. Tarım Satış Kooperatiflerin ve Birliklerin piyasa koşullarına uyması, kaynaklarını daha rasyonel kullanması, özel bir ticari işletme gibi faaliyetini sürdürmesi için yeniden yapılanması sağlandı. Olağanüstü durumlarda kooperatiflerin ve birliklerin “Devlet Fiyat ve İstikrar Fonundan” kredi alabilmelerine imkân verecek düzenlemeler yapıldı.
Türk Tarımında fındık üretiminde 8 milyon kişi çalışmaktadır. Türkiye Ekonomisi yıllık fındık ihracatından yaklaşık 2 milyar dolar gelir elde etmektedir. Toplam fındık arzında % 8 arz fazlası bulunmaktadır. Türk fındık üreticisi uluslararası fındık talebinin %80’ni karşılamaktadır. Toplam fındık ihracatın % 70'i Avrupa Çikolata Sanayine gitmektedir. Yani, Avrupa çikolata sanayinin temel hammaddesi olan fındık Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Dünya çikolata sanayinin temel hammaddesi olan bir ürün için %8‘lik bir arz fazlası olması gereken bir durumdur.
2005 yılında fındığın birim fiyatı 7,1 YTL olarak tespit edilmiştir. Fiskobirlik bu fiyattan fındık alımında bulunmuştur Fiskobirlik fındık üreticisinden yaptığı alımlar karşılığı ödeme yapamamıştır ve hatta 8–10 aydır hiç ödeme yapmamış olup 2006 yılı için de fındık alımı yapamayacağını ilan etmiştir. 2006 yılı yaşanan rekolte fazlası, üründe zaten mevcut olan arz fazlasının daha da artmasına yol açmıştır.
Fiskobirlik “devlet fiyat ve istikrar fonuna” kredi almak için başvurduğunu ama alamadığını dolayısıyla üreticiye ödeme yapamayacağını söyleyerek bu durumun sorumlusu olarak da hükümeti göstermektedir. Ayrıca Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem "Hükümetin Fiskobirlik yönetimine kendi istediği kişileri koyamadığı için Fiskobirliğe kredi vermediğini” iddia etmektedir. Hükümet ile Fiskobirlik arasındaki tartışma fındığın birim fiyatını 4,5 YTL’den 2,1 YTL’ye kadar düşmesine yol açmıştır. Hem geçmiş yıldan olan alacağını alamaması, hem bu yılki ürünün satın alınamayacağının Fiskobirlik tarafından belirtilmesi, hem de fındığın birim fiyatının 2.1YTL’ye kadar düşmesi, fındık üreticisinin tepkisine yol açmıştır.
Fındıkta bu yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için:
1.Hükümet veya Başbakan fındık üreticisinin arkasında olduğunu söylemeli ve fındıkta bu durumun çözümleneceğini belirtmeli yani piyasaya iyimser mesaj verilmelidir.
2. Fiskobirliğe istediği kredi verilmeli ama birliğin işleyişini rasyonelize edecek bir yönetim ve denetim mekanizması getirmelidir. Bu tür yapılanma kısa dönemde üreticileri rahatlatacak uzun dönmede ise sektörü rasyonelize edecektir.
3. Fındık üretimde üretim planlaması yapılmalı, olması gereken arz fazlası tespit edilmeli ve daha fazla olması olası arz fazlasını elimine edecek yapısal ve sosyal politikaların uygulamasına acilen geçilmelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde her hasat sonunda aynı öykülerin yaşanması kaçınılmazdır.