Yazılarım · 5 Ocak 2010

Küresel Piyasalarda Neler Oluyor?

Havva TUNC                                                               13.08.2007

Merkez bankasının temel görevi para piyasasında yaşanan istikrarsızlıkları elimine etmektir. Diğer bir deyişle, para piyasasının istikrarını sağlayacak politikaları belirleyip bunların uygulanmasını sağlamaktır. Para piyasalarında yaşanan istikrarsızlığı Merkez Bankaları nasıl elimine edeceklerdir? Merkez Bankasının piyasaya yapacağı müdahaleler istikrarsızlıkları giderir mi?  Merkez Bankası piyasaya müdahale etmeyip piyasanın kendi dengesini buluncaya kadar dalgalanmasına izin verip istikrarı yakalamasını beklemeli midir?  Söz konusu piyasa küresel piyasa olunca bu piyasanın istikrarını kim sağlayacaktır? Küresel piyasaların istikrarını sağlayacak bir merkez bankası var mıdır? Olmalı mıdır?

Son günlerde küresel para ve finansa piyasalarında kredi talep edenlerin talepleri karşılıksız kalıyor. Çünkü piyasa likidite yetersizliği içindedir. Bir gün önce uluslararası para ve finans piyasaları likidite bolluğu içindeyken, dünden bugüne ne olmuştur da, likidite birdenbire azalmıştır. Daha açıkça ifade edersek, gerek gelişmekte olan piyasalar gerekse gelişmiş piyasalar likidite bolluğunun sarhoşluğunu yaşarken birden bire piyasalarda para miktarı azalmıştır. Son bir iki günde neler olmuştur? Piyasaların değişen dinamikleri nelerdir? Bu dinamiklerin piyasalardaki yansıması ne olmuştur? Bu değişimin yansımasına geçmeden önce son üç gündür piyasalarda olanları özetleyelim.

Para ve Finans piyasalarındaki likidite yetersizliği menkul kıymetler piyasalarında satışları hızlandırarak endekslerin düşmesine, değer kayıplarına neden olurken döviz kurları, şiddetli olmasa da, artış eğilimi içine girdi.

FED, ECB ve Japon merkez bankası para piyasalarında yaşanan bu dalgalanmaları elimine etmek için ECB Perşembe günü(9 Temmuz 2007)  ve FED Cuma günü (10 Temmuz 2007) günü piyasaya toplam 32,6 milyar Dolar enjekte etmiştir. Japon Merkez Bankası Pazartesi (13 Temmuz 2007) piyasaya 5 milyar Dolar enjekte etmiştir. Piyasaya para sunumunun devam etmesine rağmen likidite sıkıntısı azalmamakta tam tersi artış devam etmektedir.

Değişen dinamiklerin para ve finans piyasalardaki yansıması likidite yetersizliği şeklinde olmuştur. Likidite yetersizliğinin nedeni,  Amerikan ekonomisindeki Mortgage fonlarda yaşanan krizdir ve bu fonların para arzı yaratmadaki büyüklüğü ve gene bu fonlara dayanılarak türetilen fonların fiyatlandırılamaması dolayısıyla satışların yapılamamasının yarattığı belirsizlikler ve keza PNB’ nın fonların satışlarını durdurması gibi hareketler, para ve finans piyasalarında likidite sıkıntısının doğmasına ve bunun giderek  artmasına neden olmuştur. Daha açıkca ifade edersek, Amerikan Ekonomisindeki Mortgage piyasasındaki finans kuruluşlarının fonlarına dayanarak yaratılan para arzı, diğer bir deyişle yaratılan Mortgage kredilerinin ödenememesi sektörün kendi içinde iflası ile sonuçlanmıştır. Keza, bu durum Mortgage kredilerine dayanılarak yaratılmış olan para arzının sıfırlanmasına yol açmıştır. Bu durumda yapılacak bir şey yoktur. Olmayan fonların olmayan likiditesine dayanılarak yapılan işlemlerin değersizleşmesiyle yani fiyatlandırılamamasıyla finans piyasaları dalgalanma içine girmiştir.

Burada sorulması gereken iki soru vardır. Birinci soru, bu dalgalanma, dalgalanma olarak mı kalacak yoksa krize mi dönüşecek? İkinci soru, bu dalgalanma ya da krizden etkilenecek piyasalar hangileridir? Bu durumdan etkilenecek piyasaların başında gelişmekte olan piyasalar olacağı açıktır. Asıl sorun bu etkilenmenin şiddeti gelişmekte olan piyasaların hangisinde daha şiddetli olacağıdır. Diğer bir deyişle gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde sarsıntının ya da krizin büyüklüğünün ne olacağıdır. Daha da önemlisi, Türkiye’nin bu sarsıntıdan ya da krizden ne kadar etkileneceğidir?

Türkiye Ekonomisin GSMH’nın % 7’sini bulan cari açığı ve bu açığını uluslararası kısa vadeli sermaye hareketleriyle finanse etmesi ve de toplam dış borç yükünün büyüklüğü ekonominin kırılganlığını yani krizlere karşı duyarlılığının temel göstergesidir. Türk para ve finans piyasasının küresel piyasalarla olan tam entegrasyonu onun kırılganlığını daha da artırmaktadır. Dolayısıyla küresel para ve finans piyasalarında yaşanan ve/veya yaşanacak krizin Türkiye Ekonomisi üzerindeki yansıması, özellikle menkul kıymetler piyasası(İMKB) bankacılık sektörü ve döviz kurları üzerinde, şiddetli olacaktır ve bunun genel ekonomideki yayılımının sarsıntısız olmayacağı kesindir.