Havva TUNC 22.03.2009
FED’in (Amerika Merkez Bankası) 19 Mart 2009 tarihinde piyasadan 300 milyar dolarlık tahvil alacağını açıklaması üzerine Dolar başta Euro olmak üzere, TL hariç, diğer para birimleri karşısında değer kaybı yaşamaktır. 3-4 gün içersinde Euro Dolar paritesi 1.39’un üstüne çıktı. Buna karşılık 20 Mart 2009 tarihinde Doların TL karşılığı 1.73 seviyesinde olup hala bu seviyeyi korumaktadır. Dünden bugüne ne değişmiştirki Dolar değer kabı içersine girmiştir.
FED’in 300 milyar dolarlık tahvil alımını açıklaması ile piyasadan alacağı toplam tahvil miktarı 1 trilyon doları geçecektir. Bu ne anlama gelmektedir? Bunun anlamı, kısa dönemde ilk olarak piyasadaki dolar miktarı artacaktır. Yani nakit ve kredi sıkıntısı ortadan kalkacaktır. İkincisi faiz oranı düşecek tahvil fiyatları artacaktır. Yani, volatilite artacak endeksler artışa gececektir. Dolarda değer kayıpları yaşanacaktır. Uzun dönemde ise beklenen ekonomik gelişme ile beraber enflasyon artış trendi içersine girecektir. Üçüncüsü, bütçe açıklarındaki artış kat be kat olacaktır. Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında artış enflasyonist artışı hızlandıracaktır. Emtia fiyatlarındaki artış orta dönemde de kendini gösterebilir.
Diğer para birimleri Dolar karşısında değer artışı içersinde iken neden Türk Lirası değer kaybı içersindedir? Türk Lirasının Dolar karşısında değer kaybının temel nedeni TCMB’nin uygulamakta olduğu faiz ve kur politikasıdır. Daha açıkça ifade edersek son beş ay içersinde % 5.25 lik faiz indirimine 20 Mart Cuma günü yaptığı % 1’lik faiz indirimi(toplam %6,5), TL’nin Dolar karşısında risk primini yükseltmiştir. Tasarruf eğiliminin (MSM) düşük olduğu ve sermaye birikiminin yetersiz olduğu Türkiye Ekonomisinde hedeflenen ekonomik büyüme ve hatta istihdam yaratıcı iktisadi büyüme hangi parasal kaynak ile sağlanacaktır? Ülke ekonomisinin gerçekleri ezberi bozmayı gerektirmektedir. FED’in izlediği faiz indirimi politikası kendi ülkesinin iç dinamikleriyle örtüşmektedir. Benzer şekilde ECB’nin(Avrupa Merkez Bankası) izlediği faiz indirimi politikası da. Türkiye Ekonomisinin iç dinamikleri ve yapısal sorunları TCMB’nin uygulamakta olduğu agresif faiz indirimleri için uygun değildir. Geçişlerin daha yumuşak olması gerekmektedir. Daha da önemlisi agresif olmayan faiz indirimlerinin makro ekonomik paketlerle desteklenmesi gerekmektedir.