Havva TUNÇ 4 Kasım 2007
Piyasa Ekonomisinin geçerli olduğu sistemlerde her siyasi otorite (idolojisi her ne olursa olsun) iktidara geldiğinde kendi sermaye grubunu yaratır. Ya da iktidara gelmesini destekleyen sermaye gruplarına avantajlar sunarak iktidarda kalıcılığını sürekli kılar.
AKP İktidarı borçlanma tercihini dış piyasa yerine iç piyasa yönünde kullandı. Başka bir deyişle, dış piyasanın borçlanma oranı % 2,5 iç piyasa borçlanma oranı % 17,5 olmasına rağmen tercihini iç piyasa yönünde yaptı.
Rakamlarla ifade edersek Devlet 2006 yılında 174 milyarlık iç borç için 30 milyar dolar borç faizi öderken 191 milyar dolar dış borç için 5 milyar dolar borç faizi ödedi ( Yedi tepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Emrullah Cemil Tarhan’ın çalışmasına göre). Gene Tarhan’ın çalışmasına göre iç borcun faiz oranı % 2,5 iken dış borcun faiz oranı % 17,6 dır.
Özel Sektör dış piyasalardan düşük faiz oranlarında aldığı ucuz krediyi devlete borç vererek yüksek faiz geliri elde etti. Bunun sonucunda 2006 yılında devlet 30 milyar, 2005 yılında 17 milyar, 2003 yılında 7 milyar dolar zarar etti. Sermaye grubunu desteklemek adına.
Uygulamakta olduğu borç politikası yüzünden uğramış olduğu zararları nasıl karşılayacak sorusuna verilecek yanıt vergi oranlarını yükselterek denilir. Devlet doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payını artırmak yerine dolaylı vergilerin payını artırmak uygulanmakta olan vergi politikası olup dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı % 70 dolaylarındadır.
Kasım 2007 başında ÖTV ve KDV yapmış olduğu artışlar bunun güzel örneklerindendir.