Havva TUNÇ 06.03.2007
27 Şubat 2007’de Sanghay Borsasında hisse senetlerinin değer kaybı ile başlayıp 5 Mart 2007 itibarıyla dünya borsaları etkisi altına alan küresel çalkantının ulusal piyasadaki yansıması şiddetli oldu.
Şanghay borsasında başlayıp Asya, Avrupa, Amerika borsalarını etkileyen diğer bir deyişle gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaları etkisine alan bu çalkantı aslında şaşırtıcı olmamakla beraber ne zaman geleceği bilinmiyordu ama beklenmekteydi. Sanghay Borsası çalkantıyı başlattı.
Küresel bağlamda finanssal piyasalar birbirine yakın olup gelişmekte olan piyasalar parasal fonlar için cazip yatırım merkezidir. Gelişmiş ülkelerdeki sermaye birikimindeki artış ve bu ülkelerin gelir getirecek piyasa arayışları ve finansal piyasalar arasıda sınırların olmaması ve de reel sektöre yatırım yapmak, üretim faktörlerinin birim maliyeti nedeniyle giderek azalması, gelişmekte olan finansal piyasalara olan (emerging market) talebi artmıştır. Keza emergin marketlerin kendi içinde farklılık göstermesi ve mevcut yapısal sorunları bu piyasaların kırılganlığını ve riskini artırmaktadır. Piyasalara olan talep artışı piyasanın risk ve kırılganlığını artırmış olup piyasayı çalkantılara karşı daha duyarlı kılmıştır.
Bütün bu yaşananlar, küresel piyasalar için, son yıllarda yaşadığımız sıradan olaylar olup piyasalar bunları risk olarak algılamadığından düne gelinceye kadar bir sorun yoktu. Çin hükümetinin ve Çin Merkez Bankasının Sanghay Borsası düzenlemelerine Japon Merkez Bankasının faiz oranı sıfır iken 0.50 ‘lik bir seviyeye getirmesi ve Japon Merkez Bankası Başkanının faiz oranında artışın devam edeceğini belirtmesi ve bunun piyasa tarafından satın alınmasıyla finansal piyasaların dinginliği bozuldu. Dinginliğin bozulması bir tarafa, yapılan panik satışlar piyasaların istikrarını bozdu.
Japon yeni ile yapılan Cary Trade işlemlerinde, Japonya’daki faiz oranın sıfırdan 0.50 düzeyine çıkması ile karlar azaldı. Sanghay borsasında başlayan satışlara Yenin değer artışının eklenmesiyle yatırımcılar borçlarını kapatmak için harekete geçtiler. Amerikan Ekonomisindeki büyüme rakamlarının beklenenden iyi çıktması ve emerging piyasalarda artan risk paranın hareket yönünü ve konumunu değiştirdi. Başka bir deyişle, gelişmekte olan piyasalardan gelişmiş piyasalara yön değiştirme eğilimine giren fonlar finansal piyasalardaki dengenin bozulmasına endekslerin düşmesine yol açtı.
Doların Japon yeni karşılığı bir hafta önce 120 iken bu gün 115 düzeyini bulmuştur. Yani Japon yeni değer artışı içersine girmiş olup bu durum Japon Merkez Bankası tarafından da memnuniyet verici olarak ifade edilmesi cary trade yapan işlemcilerin satışlarını artırmış ve açık pozisyonlarını kapatma eğilimi hızlanmıştır. Diğer bir deyişle,Yendeki değer kazanım yen cinsinden borçların kapatılmasını avantajlı kılar, buna karşılık Japon Merkez Bankasının faiz oranını artırma eğilimini baskılar.
Küresel piyasaların ulusal ekonomideki yansıması, İMKB endeksindeki büyük düşüşe ve YTL’nin dolar karşısındaki değer kaybına ve bono ve tahvil faizinin tekrar % 20-21 seviyeye çıkmasına yol açmıştır. Cari açığını finansal fonlar kapatan Türkiye, küresel piyasalardaki çalkantının etkisini elimine edebilmek için, yani ulusal ekonomiden sermaye çıkışlarını önlemek ve artan döviz kurunu baskılamak ve de enflasyon oranını hedeflenen düzeye çekebilmek için TCMB faiz oranında artış yapabileceğinin sinyalini vermiştir.
Küresel piyasalardaki sermaye bolluğu,bono ve tahvile olan talep artışları dünya borsalarının olması gereken değerin üstüne çıkmasına yol açtı. Dünya piyasalarında yaşanan ve/veya yaşanmakta olan bu çalkantı aslında çalkantı olmayıp piyasanın kendi kendisini realize etmesidir. Yani, finansal piyasalar erteledikleri realizasyonu Sanghay Borsası ile başladılar.
Küresel piyasalarda yaşanan bu durumu, piyasa işlemcileri panik yapmadan sadece piyasayı izleyerek atlatırlarsa, bu dönemin sonunda zarar etmediklerini göreceklerdir. Zira krize benzer etki yaratan bu dönemlerde yapılan gerek satışlarda gerekse alışlarda yatırımcı zarar etmektedir.
Yatırımcı Piyasa Ekonomisi içinde olduğunu unutmadan ve paniğe kapılmadan beklemede kalırsa hem piyasanın istikrara gelmesi kolaylaşacak hem de zararını minimize edecektir. Kısacası sabırlı ve sakin olan kazanacaktır.