Havva TUNC 15.07.2009
Küresel ısınma ile beraber alternatif enerji kaynağı arayışı ve enerji kaynaklarının miktarı fayda maliyet ilişkisi içersinde beklenen düzeyde olmayışı, enerjide ortalığın karışmasına yol açmaktadır. Diğer taraftan enerji talep edenlerin talepleri çevreyle dost bir enerji kaynağı olan doğalgaza yönelmesi arz edenlerin doğalgazda süper güc olma tutkusu enerji pazarının kızışmasına yol açmaktadır. Rusya’nın doğalgazda monopolist bir güce ulaşmak için izlediği politikalar ve Yeni Türki Devletler üzerindeki siyasi gücü dünyanın doğalgaz devi olma eylemini destekler niteliktedir. Diğer taraftan, Rusya’nın tek dağıtıcı ülke olma rolünü gerçekleştirmek üzere izlediği politikalar Dünyanın temel doğalgaz tüketicisi olan başta AB olmak üzere diğer devletlerin sıkıntı içine girmelerine neden olmuş ve bu duruma çözüm arayışları başlamıştır.
Dünya doğagaz talebindeki olağan üstü artışa karşılık dünya doğalgaz arzının sınırlı oluşu, hazar bölgesindeki, dağıtımının Rusya’nın denetim ve kontrolünde oluşu Nabucco Projesinin doğmasına yol açmıştır. Projenin varlığı sorunların üstesinden gelineceği anlamına gelmediği tam tersine böyle bir projenin varlığı dünya enerji gündemini daha da kızıştıracağıdır. Taraflar (doğalgaz arz ve talep edenler ve de dağıtıcılar) enerji piyasasında güçlerini sergilemekten ve isteklerini dile getirmekten çekinmemektedirler. Yani, arz ediciler doğalgazda sahip oldukları avantajı sonuna kadar kullanıp karlarını maksimize edecek politikaları belirlemeye ve bunları uygulamaya koymaya çalışırlarken, doğalgaz talep edenler enerji ihtiyaçlarını minimum maliyetle karşılayacak ortak projeler oluşturma düşünceleri Nabucco Projesi gibi projelerin doğuşunu hızlandırmaktadır.
Dünya doğalgaz tüketicisi ülkelerin doğal gaz arzındaki monopolden kendilerini korumak amacıyla yaratılan Nabucco Projesi 13 Temmuz 2009 İstanbul da Türkiye, Bulgaristan, Romanya Macaristan ve Avusturya başkanları ile AB Komisyon Başkanı tarafından altı ülke tarafından imzalanmıştır. Projeye gaz temin edecek ülkelerin başında Azerbaycan, Türkmenistan, Irak ve Suriye gelmekte olup İran projeye doğalgaz tedarikçi ülke olarak dahil edilmemiştir. Azerbeycan ve Türkmenistan’ın temel doğalgaz tedarik eden ülkeler olarak belirtilmesine rağmen bu ülkelerin özellikle de Azerbeycan’ın 2 hafta önce doğalgazının % 60’nı Rusya’ya veren bir anlaşma yapması arz tedarikini nasıl gerçekleştireceği sorunun temel noktasıdır. Türkmenistanın da doğalgazının tamamını kendi toprakları içersinde satmak istediği düşünülünce projenin arz tedariki konusunda ayaklarının yere basmadığı söylenebilir. Diğer bir deyişle her iki ülkenin doğalgaz talebinin ne oranda karşılayacağı düşündürücüdür. Bunun yanı sıra ABD’nin Iran’ın arz tedarik eden ülke olarak sisteme dahil olmasını istememesi gözleri Irak’a çevirmiştir. Nabucco gibi büyük bir projenin arz tedarikinin tek bir ülkeye, yani Irak’a bırakılması, doğalgazda piyasanın bir tekelden(Rusya) başka bir tekel(Irak) gücün etkisi altına girmesi anlamına geleceğinden bu durumun ciddiyetle oturup düşünülmesi ve alternatif gaz tedarik edecek ülkelerin bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde proje başlamadan bitmiş olacaktır. Diğer taraftan Irak doğalgaz arzını tedarikte tek başına yeterli olmayacağı unutulmamalıdır. Ancak İran doğalgazı, sisteme dahil edilirse arz tedariki sorunu nispeten çözümlenmiş olacaktır. Unutulmaması gereken İran gazının sisteme hemen dahil edilemeyeceğidir. Yani İran’da mevcut yatırımları yapacak şirketlerin ABD’nin boykotu ile karşılaşacağı korkusu hem buna engel olmaktadır hem de büyük ölçekte yatırımın yapılacak olması yatırımcı firmaları korkutmaktadır.
Hazar ve Ortadoğu Bölgesindeki doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’a taşıyacak olan Nabucco doğalgaz hattı 3300 km uzunluğunda olup bunun 2000 km lik kısmı Türkiye içinde kalmaktadır. Nabucco Projesinin Türkiye Ekonomisi üzerinde gerek stratejik gerek doğalgaz tüketicisi gerekse yatırım yapılacak ülke olarak farklı etkisi ve önemi vardır.
Türkiye’nin Uluslararası doğalgaz enerji koridorunda ve bunun dağıtımında söz sahibi olması Türkiye’ye stratejik ve politik bir güç vermektedir. Bu enerji koridoru Ortadoğu ve Hazar gazını Avrupa’ya, Avusturya’ya kadar taşımak için inşa edilecek olması Birliğe tam üye olmak için uğraşan Türkiye’nin elini güçlendirecektir.
Türkiye doğalgaz tüketicisi olarak yaşadığı doğalgaz sıkıntısını böyle bir projenin ev sahipliğini üstlenmesinden dolayı arz tedarikini garantilemiş olmaktadır. Diğer taraftan 2000 kilometrelik boru hattının inşası için yapılacak yatırım harcamaları, başta istihdam yaratması, bölgede canlanmaya yol açacaktır.
Kısaca ifade edersek, Nabucco Projesine arz tedarik edenler açısından bakınca 3300 km lik bir boru hattının yaklaşık 41 milyar metreküplük gaz tedarikinin nasıl garanti altına alınacağı sorusu karşımıza çıkmaktadır. Zira gaz arzını tedarik eden ülkelerin Moskova’nın izni almaları aksi takdirde bunun mümkün olamayacağıdır. Moskova’nın bu projeye olumlu bakmadığı unutulmamalıdır. Açıkça ifade edersek Azerbaycan ve Türkmenistan’ın Moskova’nın onayı olmadan gazı Avrupa’ya veremezler Bunun yanı sıra Irak’ın gaz tedarikinde tek ülke konumu projenin sağlığı için uygun değildir. Suriye Projeye tedarikçi olarak katılabileceğini ifade etmiş olup doğalgaz kaynağının sınırlı oluşu bu teklifi anlamlı kılmamaktadır.
Sonuç olarak, Nabucco Projesi içerik itibarıyla Orta Doğu’dan Avrupa’ya gaz temini sağlamak ve Avrupa’nın gaz talebini garantilemek adına yapılmış olumlu ve başarılı bir yatırım gibi gözükmesine rağmen gaz arzının temini ve bunun Avrupa’ya ulaşmasında Moskova’nın tekelinin nasıl kırılacağı sorusu projenin önündeki olumsuzlukların başında gelmektedir.