TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz 20 Ekim 2009 Salı günü Enflasyon Raporunu açıkladığı toplantıda Hazineyle birlikte çalışacaklarını bu çalışmanın hazinenin fonlanması ile ilgili olduğunu belirtti. Hazinenin fonlanmasına zorunluluk halinde başvurulacağını ifade etmiştir. Zorunluluk hali ile anlatılmak istenen ya piyasa faiz oranındaki düşmenin bankaların istedikleri düzeyde olmaması ya da IMF ile yapılması beklenen anlaşmanın gerçekleşmemesidir.
Piyasa yapıcı bankalar 20 Ekim 2009 günü piyasa faiz oranlarında düşme devam ederse bu faiz oranında hazine kâğıdı alamayacaklarını çünkü zarar etmekte olduklarını ifade ederek merkez bankasına faiz oranı düşürme politikasını gözden geçirmesi gerektiği hususunda uyarıda bulunmuşlardır. Bilindiği üzere hazineyi fonlayan kurumların başında ulusal bankalar gelmektedir. 28 Ekim Çarşamba günü piyasa faiz oranı bir puan artarak 8.25 çıkmıştır. Fakat piyasa faiz oranındaki artış hazinenin maliyeti artıracağı için bu konuda TCMB isteksiz davranmaktadır.
2009 yılı ilk dokuz aylık bütçe açığı 41 milyar TL olup 2009 yılı için bütçe açığın 63 milyar olacağı tahmin edilmektedir. İlk dokuz aylık bütçe açığının % 23,1’i (45,5 milyar TL) faiz ödemeleri oluşturmakta olup faiz ödemelerindeki artış devam ederse hedeflenen bütçe açığının aşılacağı, açığın 70 milyar TL geçeceğidir. Bu durumdan dolayı TCMB hazineyi fonlamak istemektedir. Bu durumda merkez bankası siyasallaşıyor mu? Sorusunun cevabını TCMB Başkanına sormak gerekir.
TCMB’nin 52. Maddesine göre”… Merkez Bankası açık piyasa işlemlerini… … Hazineye, kamu kurum ve kuruluşlarına kredi sağlamak amacıyla yapamaz”. Fakat TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz yukarıda da belirttiğim gibi “ TCMB’nin gerekirse açık piyasa işlemi yoluyla hazine kâğıdı alabileceğini açıklamıştır.
TCMB’nin piyasadan hazine kâğıdı alması yani hazineyi fonlaması hem piyasada “crowding out effect” hem de TCMB 52 mad. aykırı davranmış olacaktır. Daha da önemlisi bu durum TCMB’nin siyasallaşması olacağında TCMB’nin itibarı ve güveni sarsılacaktır.