Havva TUNC 13.08.2012
Türkiye Ekonomisinde tahıl üretiminin piyasa koşullarına terk edilmesi ve iç piyasadaki tahıl talebi dış dünyanın tahıl üretimine bağımlı hale getirilmesi fiyatlardaki artışı özellikle spekülatif artışa ivme vermektedir. Kısacası iç ve dış dinamikler birlikte değerlendirilince Türk tarım piyasalarında tahıllarda yaşanana olağanüstü fiyat artışları anlaşılır olmaktadır.
Dünya tahıl piyasalarının etkisine iç piyasadaki durumu ilave ettiğinizde birim maliyeti 80 cent geçmeyen pirinci Türk tüketici 6 dolara; birim fiyatı 30 centi geçmeyen buğdayı Türk tüketici 4 dolara tüketir. Örnekleri çoğaltmak olasıdır. Pamuktan bala kadar aklınıza gelebilecek tüm tarım ürünleri, buna taze sebze meyve dahil, dış dünyadan satın alınırsa ve bu ürünlerin üretimi ulusal ekonomide yetersiz olursa ve piyasanın iç dinamiklerine terk edilirse tarımsal ürünlerde yüksek fiyat artışı kaçınılmazdır. Tarım ürünleri fiyatındaki artış fiyatlar genel seviyesi yani enflasyon üzerinde artış yönünde baskı oluşturur.
Tahıllarda temel üretici olan Amerika’da yaşanan şiddetli kuraklık hububat fiyatlarının son 50 yılın en yüksek seviyesine çıkarmıştır. Bu tahıllarda temel ithalatçı olan ülkeler arasında Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye gerek üretimini yaptığı tarım ürünleri hasadında yaşanan düşüş nedeniyle daha önce ithal etmediği saman gibi bazı tarım ürünlerinde ithalat yapmak zorunda kalacak gözükmektedir. Daha önce balyası 15 kuruş olan kuru samanın şimdi balyası 75 kuruş olmasına rağmen kuru saman bulunmamaktadır. Fiyatı daha da artacağı beklentisi piyasaya yerleşince saman stoku olan satıcı ürününü satmak istememektedir. Benzer biçimde hayvan yemi ve küspe fiyatları da artış trendine girmiştir.Saman ve yem fiyatlarındaki artış et fiyatlarını artıracağı beklentisi şimdiden piyasaya yerleşmiş ve et fiyatları üzerinde artış yönünde baskı oluşturmaktadır ve oluşturacaktır da.
Kuraklık, tarım yapılan toprağın unutulan ,göz ardı edilen önemini hatırlatmakta olup toprağın etkin ve verimli kullanımı için neler yapılması gerekir sorusuna verilecek cevapları gündeme taşıyacaktır. Ve daha da önemlisi organik tarım gibi marjinal ve maliyeti yüksek bir üretime ayrılan tarım alanlarının daha etkin ve yoğun üretimde kullanılması gerektiğine dikkatleri çekecektir. Özellikle de Türk tarımsal üretimde izlenen politikaların yeniden düzenlemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizilmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.
Ulusal gelirin %15’ini Aktif nüfusun yaklaşık % 29’unun tarımda istihdam edildiği bir tarım ülkesinde(Türkiye Ekonomisin de), tahıl fiyatları artış trendi içerisinde ise ve tahılların büyük bir kısmının ithalatı yapılıyor ise ülkenin izlediği tarım politikalarının gözden geçirilmesinin zamanı gelmiş ve geçiyor demektir. Ve hatta bu bir zorunluluktur.
Tarımsal gelişimi, tarımsal üretimde kendi kendine yeterlilik düzeyine, ulaşamayan ekonomiler sanayi gelişimini gerçekleştirmede başarılı olma şansları düşüktür. Bütün bunların yanı sıra gelişmişlik derecesi düşük ülkeler yani fakir ülkeler tarım ürünlerinin birim fiyatındaki bu artış onların satın alma güçlerinin üstünde olacağından açlık ve yoksulluk kaçınılmaz olarak var olacaktır.