Yazılarım · 11 Şubat 2013

“Çeltik(Pirinç) Üretiminin Ekonomi Politiği”

Havva TUNÇ

 

Çeltik (pirinç) başta Trakya olmak üzere değişik bölgelerimizde üretilmekte olup üretiminde modern teknoloji ve yöntemler uygulanmaktadır. Çeltik üretimi yıllar itibarıyla artış trendi içersindedir. Örneğin, toplam üretim 2006’da 418 bin ton,2007’de 389 bin ton, 2008’de 753 bin ton, 2009’da 750 bin ton, 2010’da 860 bin ton ve 2011’de 900 bin ton olmuştur.

Çeltiği, üreticiden satın alan ve birim fiyatı (taban fiyatı) belirleyen kuruluş Toprak Mahsulleri Ofisi’dir (TMO). TMO taban birim fiyatı, TL/ton olarak, 2011’de1.40 TL 2012’de 1.20 TL olarak belirlemiştir. Çeltiğin birim fiyatının belirlenmesinde prim sistemi uygulanmaktadır.

2012 yılında tahmin edilen toplam çeltik üretimi 900 bin ton olup 880 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Toplam pirinç tüketimi 550-580 bin ton dolayında olup yaklaşık 800-850 bin ton çeltiğe eşittir. Türkiye ekonomisinin 2005-2006 yılında yüzde 35 olan pirinç arzında kendi kendine yeterlilik düzeyi 2012’de yüzde 90’a ulaşmıştır. Çeltik üretimindeki sürekliliği mevsimsel koşullar aksatmakta, yüzde yüz yeterliliğe ulaşılmayı önlemektedir. 2011 dönemi toplam hububat dış ticaretinde pirincin  ihracat ve ithalat değerleri sırasıyla 78 ve 152 milyon dolardır.

Çeltik ithalatı “piyasadan satın alınan çeltik kadar ithalat yapma” koşuluna göre yapılmaktadır. Diğer bir deyişle iç piyasadan çeltik satın alan tüccar satın aldığı çeltik miktarı üst limit teşkil edecek şekilde, çeltik ithalatı yapabilmektedir. Bunun yanı sıra yapılan çeltik ithalatına % 45 den daha fazla gümrük vergisi alınacak biçimde vergi konulmaktaydı. Türkiye’nin çeltik de izlediği bu tarımda vergi politikası çeltik üreticisi ülkeler tarafından Dünya Ticaret Örgütüne(WTO) şikâyet edilmiştir ve bunun üzerine bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerde ithalatı yapılan çeltiğe %45’den daha fazla gümrük vergisi konulmayacağı belirtilmiştir ve 2006 yılında çeltikteki ithalat kotası sıfırlanmış yani kaldırılmıştır. Diğer bir deyişle, tüccar istediği kadar çeltik ithal etme gücünü elde ederek iç pazarda yerli çeltik üreticisi aleyhine avantajlı konuma gelmiştir. 

Çeltik de bu düzenlemeler yapılırken çeltik üreticisi de yapılan düzenlemelere duyduğu memnuniyetsizliğini değişik platformlarda belirtmektedir. Diğer bir deyişle, üreticiler belirlenen birim fiyattan (taban fiyat) zarar ettiklerini bu koşullarda üretimi sürdüremeyeceklerini ifade etmektedirler. Şöyle ki,  2006 yılında mazot ve  gübrenin birim fiyatı 2005’e göre sırasıyla %70 ve %50 artmış olmasına rağmen çeltiğin birim fiyatı, girdilerin fiyat artışı yönünde olmamıştır. Belirlenen bu fiyatın, yüzde onları aşan bir enflasyonist ortamında, “değil kar elde etmek, ortalama değişir maliyetleri bile karşılamada yetersiz kaldığı” konunun uzmanları tarafından ifade edilmektedir. Benzer şekilde, 2012 döneminde çeltiğin birim satış fiyatı 2011’e göre %60 artarken mazot ve gübrenin fiyatı sırasıyla  % 102 ve % 167 artmış olup çeltik birim satış fiyatı maliyetin gerisinde kalmıştır.

TMO yetkilileri Türk çeltiğin birim fiyatını uluslararası çeltik fiyatlarına yakınlaştırmak için düşük tuttuklarını katıldıkları toplantılarda açıkça dile getirmektedirler. TMO üst düzey yetkilisi Türk çeltiğinin birim fiyatını dünya fiyatlarına yaklaştırmak zorundayız derken unuttuğu ve gözden kaçırdığı şey “ çeltik üreticisinin, çeltik sektörünün ve daha da önemlisi Türk Tarım Sektörünün (çeltik bağlamında) piyasa koşullarına terk edilmiş olduğudur”. Yani, ulusal ekonomideki çeltiğin birim fiyatı dünya fiyatlarına yakınlaştıkça ulusal ekonomide bu durumun yaratacağı olumsuzlukların olmayacağı varsayılmaktadır.                

Dünya çeltik fiyatı gelişmiş ülke üreticisinin maliyet yapısına göre belirlendiğinden Türk çeltiğinin birim fiyatını uluslararası çeltik fiyatı düzeyine çekecek uygulamalar Türk çeltik üretiminin gelişimini önleyecek ve hatta Türk çeltiği ve üreticisi uzun dönemde yok olacaktır. Bunun yanı sıra, uluslararası piyasada belirlenen birim fiyatta Türk çeltik üreticisinin diğer çeltik üreticisi ülkelerle rekabet edemeyecektir. Yani, Türk çeltik üreticisi hem iç piyasada kotalar kalktığı ve gümrük vergi oranı düşük kaldığı için hem de belirlenen uluslararası fiyatta dış pazarlarda rekabet edemeyeceği için zor durumda kalacaktır. Bu durum Türk çeltik üreticisinin gelir kayıplarına uğramasına yol açacaktır. 

Çeltiğin birim fiyatı dünya çeltik fiyatına yakınlaştırmanın yarattığı ve/veya yaratacağı olası etkileri sıralarsak;

1.Çeltik sektöründe üretim daralması yaşanır.

2.Çeltik üreticisi gelir kaybına uğrar, birkaç dönem sonra tarımdan (çeltikten) kopuş başlar.

3. Tarımdan kopuş, plansız programsız yapıldığı için işsizlik artar, köyden kente göç yoğunlaşır,zaten var olan bu hareket ivme kazanır. Gelir kayıpları yanı sıra  tüketim daralır.

4. Yukarda saydıklarımız üretim daralmasına yol açacağından, iç talebi karşılamak için ithalat artar. İthalat artışı ticaret açıklarının artmasına ve çeltikte dış pazara bağımlığa yol açar.   

5.Dış dünyadan yapılan çeltik ithalatı dövize olan talebi artırır. Döviz talebindeki artış beraberinde açık ve kayıplara yol açacaktır. 

Çeltik üretiminde ve çeltik sektöründe yapılması gerekenleri sıralarsak:

1. Çeltiğin birim fiyatını dünya çeltik fiyatları ile rekabet edebilir hale getirmek için sektör korunmalı ve iç pazardaki çeltik fiyat ile dünya çeltik fiyatı arasındaki fark, üreticiye fiyat desteği olarak ödenmelidir. Böylece çeltik üreticisi ürününü, yüksek birim fiyata mal olmuş olmasına rağmen, düşük fiyattan satar.Yani, aradaki fiyat farkı fiyat desteği adı altında üreticiye ödenir (Avrupa Birliğinde olduğu gibi). Ancak bu tür uygulamalar maliyetlidir. Finansman kaynağı bulunmaz ise destekleme politikasının gerçekleşme şansı yoktur. Bu nedenle politikanın uygulama başarısı sektöre ayrılacak finansman ile sınırlıdır.

2. İç Pazar dış dünyanın kaliteli ve ucuz çeltiğine karşı korunmalıdır. Koruma sonsuz olmamalı sektörün gelişmesini ve güçlenmesini sağlayacak koşullar oluşuncaya kadar koruma sürdürülmeli, hedeflenen gelişime ulaşınca, belli bir dönem sonra, sektör dış dünyanın rekabetine açılmalıdır. 

3.Çeltik üreticisinin ürününü toplayacak, ürün fazlalığının olduğu dönemde bunları stoklayacak “çeltik üretici birlikleri” oluşturmalı ve bu kurumların özerk olması sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra bu kurumlar kendi haline bırakılmamalı denetimi ve kontrolü devletin ilgili birimlerince yapılmalıdır.