Yazılarım · 16 Nisan 2018

Avrupa Birliği Türkiye İlişkilerinin Dünü Bugünü Üzerine

AB-Türkiye İlişkilerinin Dünü Bugünü

XX. yüzyılın en önemli ekonomik ve politik gelişmesi olarak sesini duyuran Avrupa Birliği, 1957 yılında altı Batı Avrupa ülkesi (Almanya,Belçika, Fransa,Hollanda, İtalya ve Lüksemburg) tarafından Roma Anlaşması ile yaratıldı.Roma Anlaşması Avrupa Tarihinin önemli dokümanlardan biridir.

Avrupa Birliği düşüncesi Batı Avrupa kamuoyunda geniş ilgi ve destek görmesine karşın bunun nasıl gerçekleşeceği konusunda farklı ve çelişkili görüşler vardı. Birliğin temelini oluşturan ekonomik bütünleşme noktasında görülen bu görüş ayrılığı İngiltere’nin serbest ticaret bölgesi, Fransa’nın ise gümrük birliği istemesinde odaklaşıyordu.

İngiltere’nin geri düzeyde bir ekonomik bütünleşme olan serbest ticaret bölgesini savunması çoğu eski koloni olan denizaşırı ülkelerle olan ilişkilerinden kaynaklanıyordu. Fransa ise Batı Avrupa Birliğini her şeyin üstünde tutuyordu. Bütün bu tartışmalara, görüş ayrılıklarına rağmen altı kurucu üye ülkenin Roma Anlaşmasını imzalanmasıyla, son verilerek o dönemki ismi Avrupa Ekonomik Topluluğu, bugünkü ismiyle Avrupa Birliği kuruldu. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Avrupa için ekonomik ve politik bir ortam olarak tasarlanan Avrupa Birliği bugünkü konumuyla tasarıların gerçekleştiği ,bir iki aksaklık hariç oldukça başarılı bir bütünleşme olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Avrupa Birliğine üye olacak olan aday ülkelerin yerine getirmeleri gereken koşullar Kopenhag Kriterleri başlığı altında düzenlenmiştir. Kopenhag Kriterleri de kendi içinde sosyal,siyasi ve ekonomik olmak üzere üç ana başlık dan oluşmaktadır.

Komisyon birliğe üye olmaya istekli bir aday üye ülkenin ortak üyelikten tam üyeliğe gelebilmesini “..Bir yandan aday üyenin klasik anlamda bir geçiş dönemi süresince üye devletlerin tabi oldukları zorluklar ve disiplinler bütününe katlanabilme yeterliliğini, topluluğun ilerdeki gelişmelerini , engellemeden gösterebilmesine diğer yandan birliğin bu aday üyenin entegrasyonunun kademeli olarak da olsa yol açacağı sorunlara karşı durabilecek durumda olması” koşuluna bağlamıştır.Ve Türkiye’nin tam üye olabilmesi için bu koşulları yerine getirmesi gerektiğini belirtilmiştir. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Türkiye’nin tam üyelik başvurusu ve başvurunun kabulü ekonomik siyasi ve sosyal koşulları olgunlaşmasına bağlı olduğu, anlaşılmaktadır.

Türkiye Avrupa Birliği birlikteliğinin, ortak üye adaylığının üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen tam üyelik koşulları olgunlaşmadığından Türkiye’nin AB tam üyeliği gerçekleşmemiştir ve Türkiye hala aday ortak üye ülke sıfatıyla bekleme odasında tam üyeliğini beklemektedir.

Birliğe üye olmak isteyen aday ülkelerin üyelik kriterlerini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine açıklık getirmek üzere dönemsel olarak komisyon nezdinde ilerleme raporu hazırlanmaktadır. 17 Nisanda  Türkiye hakkında hazırlanmış olan ilerleme raporu kamuoyuna sunulacak olup içeriği Türk tarafınca değerlendirecektir.

Neden ortak üyelikten tam üyeliğe geçilemediğini, neden bu birlikteliğin ortak üyelik statüsünde kaldığını, Türkiye’de her fırsatta bunun anlamsız olduğunu belirtmesinin yanı sıra birliğe üye olmak için başvurduğunda üye sayısının 6 olduğunu bugün ise,birliğe üye sayısının 28 olduğunu ve hala Türkiye’nin aday ülke konumunda olmasının açıklanabilir olmadığı sorgulanmaktadır. Aslında genel tabloya bakıldığında AB tarafınca öne sürülen siyasi ve sosyal koşulların gerçekleşmediği ve bu koşulların bir ön koşul olduğudur. Bütün bunların anlaşma maddelerinde açıkça belirtilmemesine rağmen Türkiye’nin neden aday üye konumunda kaldığını açıklamaktadır.