Yazılarım · 6 Ocak 2009

Avrupa Birliğinin Batı Balkanlara Doğru Genişlemesi

Havva TUNC                          12.08.2008

Avrupa Birliği-Batı Balkan İlişkilerleri, 27 üyeli Avrupa Birliğinin batıdan doğuya doğru genişlemesi demektir. Birliğin Türkiye ve Batı Balkan ülkelerinden Hırvatistan ve Makedonya ile tam üyelik müzakereler devam ederken,diğer balkan ülkeleri olan Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Kosova sırada bekleyen aday ülke konumundadırlar.

AB’ye üye olmak isteyen ülkenin öncelikle Kopenhag Kriterlerini yerine getirmeli ve bu Kriterlerin yerine getirilmesinde üye ülkenin yapacakları birlik tarafından yakından izlenir. Birliğe üyelik için Kopenhag Kriterleri gerekli ve yeterli koşuldur. Daha açıkça ifade edersek, üye olmak isteyen aday ülkenin Kopenhag Kriterlerini yerine getirmesi şartı aranırken istisnai durumlarda olabilmektedir ya da olmaktadır. Türkiye’nin AB ile olan üyelik ilişkileri ile Romanya gibi yeni üye olan ülkelerin birlikle olan üyelik ilişkileri karşılaştırıldığında Kopenhag Kriterlerinin uygulamada yerine getirilmesindeki farklılık anlaşılabilmektedir. Bu farklılık keza Batı Balkanlara genişlemek üzere olan Avrupa Birliğin Kopenhag Kriterleri ve onların yerine getirilmesindeki tutumu AB’nin ne yapmak istediğini açıklar niteliktedir.

AB’yi, Batı Balkanlar’ın da içinde olduğu Doğu Avrupa’ya yaklaştıran süreç, 1989’da Sovyet Bloğunun çözülmesinden sonra başlamıştır. 1990’dan günümüze, AB’nin Batı Balkan ülkeleri ile olan ilişkileri savaşla kesintiye uğramış olsa da, bu yirmi yıllık süreçte, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Kosova’yı kapsayan bölgeye AB’nin kapılarını açacak aşamalar kaydedilmiştir. AB’nin bölgeye bakış açısı, barışa ve istikrara yönelik politik ve ekonomik reformları destekleyen uzun vadeli yatırım olarak şekillenmiştir.

1989 yılında Sovyet bloğunun çözülmesi ile birlikte, Balkanlar’da birlikteliğin sağlanacağı inancı kuvvetlenmiştir. 1990 yılında Balkan ülkeleri tarafından Tiran’da yapılan toplantıda, bu ülkelerinin geleceklerinin Avrupa Birliği içerisinde yer alması gerektiğinin altı çizilmiştir. Ne yazık ki 90’ların başında patlak veren savaş ile bu umutlar kesintiye uğramıştır. Ancak 1995’teki Dayton barışından sonra bölge ile AB’nin ilişkileri tekrardan başlamıştır. Savaş sonrasında AB tarafından Batı Balkanlara yönelik ilk girişim, Royaumount Süreci ile başlamıştır. Aralık 1995’te Fransa’nın Royaumount kasabasında gerçekleştirilen zirvede, AB’nin bölge ile işbirliğinin güçlendirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Bu süreç ile çok az aşama kaydedilmiş olmakla birlikte, sivil toplum kuruluşları tarafından medya ve eğitim gibi alanlarda projeler geliştirilmiştir.

1996 yılında AB tarafından, Batı Balkan Ülkeleri için bölgesel yaklaşım stratejisi ortaya konmuştur. Bu yaklaşımın temel amacı, bölgede demokrasinin, hukukun ve piyasa ekonomisinin işleyişini sağlamaktır.

AB-Batı Balkan ilişkilerinde dönüm noktası 1999 yılında Avrupa Komisyonu tarafından bölge için İstikrar ve Ortaklık Süreci (Stabilisation and Association Process – SAP) önerisinin getirilmesiyle gerçekleşmiştir. Bu öneride, Batı Balkanların AB ile entegrasyonun altı çizilerek yüksek sesle telaffuz edilmiştir.  Batı Balkan ülkelerini çeşitli reformlarla AB standartlarına yaklaştıracak İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları imzalanmış olup CARDS (Community Assistance for Reconstruction, Development and Stabilisation) programı ile 2000–2006 yılları arasında bölgeye 5,1 milyar Euro finansal destek sağlanmıştır. Yine bu dönemde AB tarafından gümrük vergilerinin kaldırılması ile 2000–2004 arasında bölgenin AB’ye ihracatı %8 dolayında artış göstermiştir.

2003 yılında gerçekleştirilen Selanik Zirvesi’nde, istikrar ve ortaklık sürecinde olması gereken temel politikaların geliştirilmesine yönelik adımlar atılmıştır. Bunların başında, Avrupa Ortaklıkları aracıyla sürecin etkinliğini arttırmak için öncelikler ve yükümlülüklerin belirlenmesi ve fonlarını bu çerçevede aktarılması gelmektedir.

2005 yılında, AB Anayasası’nın Fransa ve Hollanda’da reddedilmesinden sonra AB’nin aday ülkelere karşı yaklaşımında değişiklikler görülmeye başlanmıştır. Bu değişiklik,“genişlemenin sınırları” olarak ifade edilebilir. Yeni üye ülkelerin, AB’nin ortak politikalarına etkileri ve AB’de yaratacağı kurumsal değişiklikleri sıklıkla dile getirilmektedir. Bu yaklaşımlar, hâlihazırda tam üyelik için bir önkoşul olmamakla birlikte, gelecekte Batı Balkanlar dâhil, tüm aday ülkelerin etkileneceği bir ortam yaratacaktır. Özellikle AB vatandaşlarına, genişlemenin faydalarının anlatılması ve iletişiminin yapılması gerekliliği, farklı AB kurumlarınca belirtilmektedir. AB Komisyonu, 2006-2007 genişleme stratejisinde bölge için sağlanan finansal yardımlara da farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bu kapsamda, 2006-2013 yıllarını kapsayan yeni bir finansal çerçeve belirlenmiştir. Giriş Öncesi Yardım Aracı (Instrument for Pre-Accession Assistance-IPA) ile finansal yardımların 5 başlık altında yapılması öngörülmüştür: Geçiş ve Kurumsal Yapılanma, Sınır Ötesi İşbirliği, Bölgesel Kalkınma, İnsan Kaynakları Gelişimi ve Kırsal Alan Kalkınması. Batı Balkan ülkeleri için ayrılan, yedi yıllık dönemi kapsayacak toplam yardım tutarı 4,5 milyar Euro ‘dur.

Batı Balkan Ülkelerine ait bazı iktisadi verileri kısaca özetlersek; Batı Balkan ülkelerinin toplam nüfusu 23 milyon olup AB’nin toplam nüfusunun %4’ü kadardır.Bölgenin GSMH’sı 73 milyar Euro, yılık büyüme oranı %5 civarındadır. Kişi başına geliri en yüksek ülke 7700 Euro ile Hırvatistan’dır. Maastricht Kriterlerine göre AB’ye üye devletlerin, bütçe açığının GSMH’ye oranı %3, toplam kamu borcunun GSMH’ya oranı ise %60 olmalıdır. Balkan ülkeleri son yıllarda bu alanlarda olumlu sayılabilecek gelişme gösterdiği düşünülebilinir. Örneğin, 2006’da Hırvatistan ve Arnavutluk %3 bütçe açığı vermiştir. Bosna ve Hersek %3 bütçe fazlası vermiştir. Sırbistan ve Karadağ için elimizde veri olamamakla beraber, diğer Batı Balkan ülkelerinin hepsinde kamu borcunun GSMH oranının %60’ın altındadır. 1996 -2006 arasındaki dönemde bölgede yapılan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında artış vardır. Örneğin, 1999 yılında 1 milyar Euro olan yatırım tutarı, 2006’da 3,5 milyar Euro’ya olmuştur. Bölgede Bosna-Hersek  %2,5 enflasyon oranı ile örnek ülke konumunda iken Sırbistan %11,7 oran ile sıkıntı yaratmaktadır. Bölgede işsizlik yüksek olup 2006 itibariyle, Hırvatistan için %11, Makedonya için %36, Bosna Hersek için %31, Sırbistan için %21 ve Kosova için %45’dir.

Sorulması ve/veya sorulacak olan soru Batı Balkanlar Birlik içinde yerini nasıl alacak? Batı Balkanların AB içinde yer almasının üye ülkeler için maliyeti ve getirisi ne olacaktır?  Bütün bunlar bir tarafa bırakılıp Batı Balkan ülkelerin Avrupa Kıtasındaki stratejik konumu nedir? Sorusuna verilecek cevapların içeriği AB’nin Batı Balkanlar yönünde genişleyip genişlemeyeceğini belirleyecektir.