Havva Tunç 25.07.2006
Türkiye’yi Avrasya enerji koridorunun kilit ülkesi haline getirecek olan BTC, 21. yüzyılın projesi ve ipek yolu diye adlandırılmaktadır. 18 Eylül 2002’de Cumhurbaşkanı A.N.Sezer, dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı E.Şevardnadze tarafından temeli atılan hattın törenine, ABD Enerji Bakanı Spencer Abrahan ile Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çapan ve Eski Devlet Başkanı Reşat Doğru katılmıştı. 13 Temmuz 2006 günü Cumhurbaşkanı N.Sezer, Başbakan T.Erdoğan ve çok sayıda yabancı devlet başkanı, dışişleri ve enerji bakanlarının katımlıyla resmi açılışın yapıldığı 1774 Kilometrelik enerji koridorunun 1076 kilometresi Türkiye’den, 440 kilometresi Azerbeycan’dan, 260 kilometresi Gürcistan’dan geçmektedir. Hatta 4’ü Türkiye’de olan toplam 10 pompa istasyonu vardır. 1774 kilometrelik petrol boru hattından günde 1 milyon varil, yılda 50 milyon varil ham petrolün dünya piyasalarına taşınacağı tahmin edilmektedir. Bu kapasiteyle çalışma başladıktan sonra Kazak petrollerinin de eklenmesiyle dünyadaki ticari petrolün % 5’i Türkiye üzerinden geçmeye başlayacaktır. Hattın paraleline döşenecek bir hat, Azeri ve Türkmen doğalgazının Türkiye ve Avrupa’ya taşınmasına imkân verecektir.
Günlük 1 milyon varil kapasiteli hat, 84 milyon varillik günlük dünya petrol tüketiminin % 1,2’sini taşıyacaktır. Ancak Kerkük-Yumurtalık boru hattının tam kapasite çalışması ( Irak-ABD savaşı nedeniyle atıl konumda)
ve Samsun –Ceyhan hattının bitmesi ile her gün dünyaya taşınan petrolün % 10’nu Ceyhan’dan taşınacaktır.
Boğazların yükünü azaltacak olan ve Türkiye’ye yılda toplam 300 milyon dolar gelir sağlaması beklenen projenin toplam maliyeti 4 milyar dolardır. Türkiye’nin katkısı da 1,4 milyar doları bulmuştur. Projenin tamamlanması 12 yılı bulmuştur. BTC’nin Türkiye’ye stratejik değer kazandırmasına rağmen ilk 16 yıl ekonomik katkısının çok büyük olamayacağı enerji uzmanları tarafından ifade edilmekte olup hattın ömrünün 40 yıl olduğunun altı çizilmektedir.
BTC boru hattı Türkiye’nin, stratejik önemini artırması yanı sıra Avrasya enerji koridorunun kilit ülkesi konumuna getirmiştir. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının yükünü hafifletecektir ve Türk sularının kirlilik riski azalacaktır. Hazar ham petrolü Avrupa’ya Ortadoğu bölgesinden bağımsız alternatif bir kaynak sağlayarak AB üyesi devletlerin kaynak ve güzergâh çeşitlendirme hedefini gerçekleştirmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca, bölgede mevcut rafineri kapasitesi yetersiz kalacağından yeni rafineri inşası yatırımları yapılacaktır. BTC’nin sağlayacağı avantajlar yanı sıra bazı çevre sorunlarını da beraberinde getirecektir.
Bütün bu anlatılanların ötesinde üzerinde ısrarla durulması gereken nokta, Türkiye’nin elde edeceği gelir ve stratejik konumu ve dünya petrolünü taşınmasından elde edeceği güçten ziyade boru hattının korunması ve koruma maliyetinin yanı sıra Türkiye’nin üstlendiği risklerdir. Bilindiği üzere 2003 yılından beri Kerkük –Yumurtalık boru hattına yapılan saldırılar, hattın 20 kilometresinden sonraki bölümüne ve Türkiye sınırına yakın bölgelerinde gerçekleşmektedir. 2003 yılından Temmuz 2006’ya kadar Petrol boru hatlarına yapılan toplam 316 saldırının 10 tanesi Kerkük-Yumurtalık boru hattına yapılmıştır. Boru hattı bombalanmaktan dolayı “kevgire” dönmüştür. Boru hattında beklenen gelirin elde edilmesi bir tarafa Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı riskler ve kayıplar durumun ciddiyetini açıklamaktadır. Dolayısıyla BTC boru hattının da benzer risk ve tehlikeye açık olduğu unutulmamalıdır. Şimdiden olması olası durumlara karşı çözümler hazırlanmalıdır.