Havva TUNC 24.01.2008
16. 08. 2007 tarihinde Temmuz 2007 başlayan küresel piyasalarda yaşanan krizin henüz yeni başladığını, sonlanmadığını, krizin sarsıcı etkisi zamana yaymak istendiğinden başta FED olmak üzere ECB, Japon merkez bankası piyasalara müdahale ettiler. Yaşanmakta olan bu finansal krizin likidite yetersizliğine yol açtığı düşüncesiyle merkez bankaları piyasaya para enjekte ettiler ve faiz oranlarını aşağı çektiler. Yapılan bu uygulama piyasaların rahatlamasına yol açarak her şey iyi gidiyomuş mesajı piyasalar tarafından satın alındı ve fiyatlandı. Aslında sorun çözümlenmemişti sadece piyasanın o anki ihtiyacı giderilmişti.
16.08.2007 tarihinde yazdığım yazıda (bu yazıyı yayına tekrar koydum, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için okumanızı öneririm) likidite sıkıntısının tamamıyle giderilmediği hasar büyüklüğünün ne kadar olduğu bilinmediği için zaman zaman piyasalarda şiddetli şokların yaşanabileceği ve bunun piyasanın dengeye gelebilmesi ve/veya istikrarı yakalayabilmesi için gerekli ataklar ve temizliklerdir. Bu hasarın 22 Ocak 2008 itibarıyla, yaklaşık 500 milyar doların üstünde olduğunu ve bu hasarın yüzde ellisinin piyasa tarafından fiyatlandığını biliyoruz. Ayrıca bono sigorta şirketlerinin de((CDF) risk altında olabileceği bilgisi piyasalar tarafından yeni öğrenildi . Bu bilginin henüz piyasa tarafından fiyatlanmadığı düşünülürse önümüzdeki günlerde, yaklaşık 10-15 gün sonra, gelebilecek bir atağa(şoka) hazır olunmalı.
21 Ocak 2008 yaşanan finansal sarsıntı, 22 Temmuz 2007’de ilk sinyalleri verilen ABD Mortgage sektörü kaynaklı krizin sarsıcı ataklarından biri. 21 Ocakta başlayan atak 22 Ocakta da etkisini sürdürdü. 22 ocak saat 16.00’da(Türkiye saatiyle) FED”in yaptığı yüzde yetmiş baz puanlık faiz indirimi ile atağın etkisi elimine edildi. 21 Ocak 2008’de gelen krizin atağı gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaları etkisi altına aldı ve başta ABD olmak üzere Asya ve Avrupa piyasalarını ve Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarını etkiledi. Bütün borsalarda yüzde 5 ile yüzde 9 arasında düşüşler yaşandı ve ABD doları YTL dâhil EURO Japon Yeni karşısında değer kazandı. ABD’nin uyguladığı para politikasına ilaveten mali politikaları devreye sokacağına dair açıkladığı acil önlem mali planı; Bu plan,145 milyar dolarlık bir yardım paket ki bu ABD ulusal gelirin yüzde biri kadar bir değerdir. Amaç, tüketim eğilimi (mcm) yüksek gelir grupların harcama yapmalarını teşvik etmektir. Keza vergi indirimleri ve vergi iadeleri tüketimi canlandıracak önlemler olarak piyasaya sunulacağının, açıklanması piyasaların rahatlamasına yardımcı oldu. Bu uygulamalar (mali önlemler) kriz ataklarının salgın etkisinin şiddetlenmesini önledi ve denetim altına aldı ve almaya devam edecektir. Bu sarsıcı etkiler bazen kısa aralıklarla bazen uzun aralıklarla devam edecektir. Paniğe gerek yok. Şİmdi piyasalar FED’in 31 Ocakta yapacağı yüzde ellilik faiz indirimini beklemektedirler ve bunu fiyatladıkları için 24 Ocak 2008 itibarıyla endeksler artış trendine girdiler. Umut edelimki bono şirketlerinden kötü haber 31 Ocaktan önce gelmesin. Aksi takdirde 21 Ocakta yaşadığımız sarsıcı ataktan daha şiddetli bir atak gelebilir.
Havva TUNC 16.08.2007
Türk para ve finans piyasasında yaşanmakta olan krizin gelişiminde dış dinamikler etkili olmuştur ve olmaya da devam edecektir. İç dinamiklerin, Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve ekonominin kırılganlığı gibi (cari açık ve dış borç yükü anlamında) faktörlerin kriz üzerindeki etkisi yok denecek düzeyde olup sadece ve sadece krizin şiddetini ve yaygınlığını etkilemektedir.
ECB, FED ve BOJ gibi Merkez Bankalarının piyasaya müdahalesi ilk günlerde sadece sarsıntının hızının kesilmesine yaradı. 14–15 Ağustos 2007’de BOJ piyasaya daha önce enjekte ettiği paranın bir kısmını geri çekerken FED piyasayı yumuşatıcı panik ve riski düşürücü açıklamalarına devam etti. Bazı finans kuruluşların, ML gibi müşterilerinden gelen direktif doğrultusunda, fon satışlarının son iki günde hızlanmasıyla 16 Ağustos 2007 itibarıyla Asya, Avrupa ve Amerikan borsalarında düşüşler hızlanmaya başlamakla beraber Japon yeni gerek Euro gerekse Dolar karşısında değer kazanımı devam etmektedir.
Türk Finans piyasasında son üç günde YTL’nin Dolar karşısında %13 üzerinde değer kaybettiği, İMKB endeksinin düşüş trendi içine girdiği tespit edilmiş olup bu eğilimlerin daha da şiddetleneceğini tahmin etmekteyim.
Türk para ve finans piyasasında yaşanan ve yaşanacak krizi ya da krizin etkisini elimine etmek için TCMB’nin yapacak bir şeyi olmayıp yaptığı ve yapacağı her bir müdahale beklenen etkiyi göstermeyecektir.
Amerikan Ekonomisindeki Mortgage piyasasından yaratılan her bir fonun para ve finans piyasasındaki işlem hacmi ve hızı bir söylenene göre 20 katı diğer bir söylentiye göre 40 katı kadarmış. Diğer bir deyişle Mortgage sistemine dayanarak yaratılan her bir fonun çarpan etkisi 20 veya 40 kat olduğudur.
Böyle bir ortamda sistemin sıfırlanmasıyla buna dayanarak yaratılan fonların sıfırlanacağı düşünüldüğünde ”Küresel Krizin”, Küresel Piyasalarda özelikle gelişmekte olan piyasalarda, Türkiye gibi, etkisi şiddetli olacaktır ve ekonomileri sarsacaktır.