Havva TUNC 25.01.2013
Bireysel Emeklilik Sitemi bir yatırım aracıdır. BES, hane halklarının( yatırımcının) küçük ve/veya büyük birikimlerini gelir elde edecek alanlara yatırım yaparak gelir elde ettiği bir sistemdir. Diğer bir deyişle tüketiciler birikimlerini doğrudan doğruya bir finans kuruluşuna(banka gibi) yatırım yapar gibi BES hizmeti veren kuruluşa yatırmaktadır.Ve yasada belirlenen koşullar(giriş,çıkış vs) çerçevesinde hane halkalarının birikimleri BES tarafından para ve finans piyasalarında gelir getirecek özel, tüzel ve kamu kurum ve kuruluşlarına plase ederek yatırımcın gelir elde etmesi sağlanmaktadır.
Bireysel Emeklilik Sisteminde devletin bireysel priminin yüzde 25'ini hane halkları yerine sisteme ödemesi şeklinde olan desteği,ulusal tasarruf eğilimini gelişmiş ülke düzeyine çekebilmek içindir.Gerçekten,bu destek toplumsal tasarruf eğilimini artırır mı? Ulusal tasarruf eğilimini gelişmiş ülke düzeyine çeker mi? Sorusuna kesin bir cevap verebilmek oldukça zordur.Sorunun cevabının evet olabilmesi için % 25’lik prim desteğinin yeterli olup olmadığı, uygulamanın nasıl olacağı sorusuna verilecek cevaplar belirleyecektir. Yani, bireysel emeklilik sistemine devletin bireysel primin yüzde 25’ini sisteme ödenmesi şeklinde olan desteği dışında sistemin işleyişi, sisteme giriş ve çıkış kuralları ve yatırımdan alınacak paylar etkili olacaktır.
Bireysel emeklilik sistemine giriş olduğu gibi birde çıkışı vardır.O zaman girişte alınan % 25 desteğin, sermaye birikimini yaratmada, ne kadar etkili olacağını, tek başına belirleyememektir. Sistemden çıkış ve sistemin uygulanışı oldukça önemlidir. Bireysel emeklik sistemine giren hane halkı(yatırımcı) bunun bir yatırım olduğu ve yapmış olduğu yatırım sonucunda hangi aralıklarla kazançtan pay alacağını ve bu payın ne kadar olacağını göre karar verecek olup özel bir durumda sistemden çıkmak istediğinde bunun mümkün olup olmayacağını, kazanç ve kayıplarının ne olacağını ve de verilen kazancın sisteme girerken kendisine söylenenlerle örtüşmediğinde veya beklentileri gerçekleşmediğinde sistemden çıkış koşullarının neler olduğunu bilmek isteyecektir, Ve ona göre yatırım yapıp yapmayacağına karar verecektir. Hane halklarının(yatırımcı) yapmış olduğu yatırımdan en az 3 yıl pay alamayacağı ancak 3.yılın sonunda çıkmak isteyenlerin % 15, altıcı yılın sonunda % 35 ve 10 yılın sonunda 56 yaşın altında olanların % 60, 56 yaşın üstünde olanlar tamamını alabileceği ve daha da önemlisi 3 yıldan önce sistemden çıkmak isteyenlerin verilen yüzde 25'lik destek ve kazançları alamayacağı sadece ana parayı alabileceği şekilde düzenlenmiştir. Diğer taraftan devletin vermiş olduğu % 25 destek primi hedeflenen tasarruf eğiliminin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini 2013 sonunda yaratılan fon miktarına bakıp söyleyebiliriz. Şimdilik kesin bir şey söylemek oldukça zor olmakla beraber Türk finansal piyasanın mevcut yapısına ve hane halklarının gelir düzeyine bakarak iyimser olmadığımı söyleyebilirim. Şu anda sistemde bulunan fon miktarı 20 milyar dolar ve sistemde bulunan yatırımcı sayısı 3.1 milyon kişidir. Devletin BES'e 2013 yılı için ayırdığı destek miktarı 1.25 milyar liradır.
Bütün bu yasal düzenlemeler dışında ,bireysel emeklilik sisteminin başarılı olabilmesi yani ulusal tasarruf eğiliminin artırılabilmesi, BES adı altında toplanan fonların yatırım yapılabilecek alanlara aktarılmasını sağlayacak bir para ve finans piyasasının varlığı ile olasıdır. Para ve finans piyasasının varlığı yeterli olmayıp finansal piyasanın gelişmiş, derinleşmiş olması,yani finansal enstrümanların çokluğu oldukça önemlidir.
O halde, finans piyasası gelişmemiş, denetim ve kontrolün yüksek olduğu Türk finans piyasasında finansal enstrümanların çoğalması sınırlandırıldığından yani derinleşmenin gerçekleşmesine izin verilmediğinden Türkiye Ekonomisinde bireysel emeklilik sisteminin gelişmesi olası değildir. Daha da önemlisi BES sistemin yapılanması uluslararası finans şirketleri bünyesinde olmayıp bankacılık sektöründe faaliyette bulunan bankaların şirketleri (her bir banka Bir BES şirketi) olarak yapılanması sistemin gelişimde bir başka engeldir.
Hane halklarının büyük bir kısmının kayıt dışında olduğu ve faiz geliriyle yaşamını sürdürdüğü bir ekonomide(T.Ekonomisi) sermaye birikimini, mevcut bu koşullar altında bireysel tasarruf eğilimini artırmak için yapılacak düzenlemelere,Bireysel Emeklilik sistemine verilen destek gibi umut bağlamak gerçekçi olmadığı gibi hane halklarının davranış eğilimleri ile de uyumlu değildir.
Benzer biçimde Sigortacılık sisteminin Türkiye Ekonomisinde gelişebilmesi sermaye birikime katkıda bulunabilmesi ancak ve ancak uluslararası arenadaki sigortacılık uygulamalarının ne eksik ne fazla Türk sigortacılık sisteminde uygulanması ile olasıdır. Örneğin Türkiye’de yapılan(yapılmakta olan) sağlık sigortasında, ağız ve diş sağlığı sağlık sigorta kapsamı dışında bırakılırken, ABD, İngiltere gibi ülkelerde ağız ve diş sağlığı sağlık sigortası kapsamındadır.Sigortacılık riskin fiyatlanması olduğuna göre örneğimizdeki ağız ve diş sağlığı Türk hane halkının sağlık yapısına göre fiyatlanmalıdır. Her şeyin bir fiyatı ve riski vardır.
İpoteğe dayalı Kredi sistemine göre ev sahibi olma uygulaması olan Mortgage sistemi de tasarruf eğilimini artırmada kullanılabilecek bir başka uygulamadır. Türkiye’de uygulanan Mortgage sistemi bile ABD, İngiltere vs ülkelerden farklılık arz etmekte olup beklenen fonların sisteme girmesi tasarruf eğiliminde yarattığı artış beklenen düzeyde değildir.
Sonuç olarak, Leasing, Factoring, Mortgage, Özel Yaşam Sigortası,BES gibi uluslararası finansal kuruluş sisteminin Türkiye ekonomisine girmesi ve gelişmesi ile yetersiz tasarruf eğiliminin istenilen olmasa da yeterli düzeye gelebileceği olasıdır. Ancak bunun olabilmesinin olmazsa olmaz koşulu finansal piyasaların derinleşmesidir. Diğer taraftan da yapılan ve/veya yapılmakta olan düzenlemeler ve uygulamaların uluslar arası standartlara uygun olması yanı sıra denetleme ve kontrolün göz ardı edilmemesi gerekmektedir..