Havva TUNÇ 23.03.2015
2007 Sistemik Finans krizinin dünya ekonomileri üzerindeki sarsıcı etkileri giderek azalmasına rağmen sonlanacak gibi gözükmemektedir. Krizin başlangıç yıllarındaki yıkıcı etkisi aradan geçen 7 yıla rağmen aynı şiddette olmasa da devam etmekte ancak ekonomiler üzerindeki etkisinin yıkıcı şiddeti giderek azalmaya başlamasına rağmen gerçekte, ekonomilerin gelişmişlik derecelerine ve sektörler itibarıyla böyle olmadığıdır. Daha da önemlisi son üç çeyrektir büyüme trendi içersinde olan Amerika Ekonomisinin son çeyreğinin açıklanmasıyla 2014 yılını % 2 üstünde hedeflenen büyüme oranını gerçekleştirmesidir.
Dünya ekonomilerin dip yaptığı ve krizin en şiddetli olduğu başlangıç yılı hariç 2009-2013 yılları arasında petrol fiyatlarında büyük düşüşler olmamasına rağmen ekonomilerin iyileşme trendine girdiği krizin 7.yılında petrol fiyatındaki %60’a varan düşüşler yanı sıra 40 doların altına inecek tahminlerine S.Arabistan Enerji Bakanının 20 dolarda bile üretimi azaltmayacağız tarzındaki açıklamaları petrolün birim fiyatındaki düşüş gündemdeki tartışmaların odak noktası oldu. Aslında petrol dışındaki bakır, çelik gibi emtialarda da fiyat düşüşleri gerçekleşmektedir.
Finansal kriz dönemlerinde, hatta krizin en şiddetli olduğu dönemlerde dahi yaşanmayan bu olağanüstü fiyat düşüşü dün değil de ekonomiler iyileşme sürecine girdiği ya da iyileşme beklentisinin oluştuğu bugün ortaya çıkmış olması paradoksal bir durum olarak algılanmalı mı ? Yoksa siyasetin kendi içerisindeki açmazlarının bir sonucu olarak mı değerlendirmeli?
Petrol fiyatlarındaki düşüş nedenlerin başında bir taraftan Kanada’nın asfalt kumundan petrol üretimi diğer taraftan Amerika’nın kaya petrol üretim artışı yanı sıra yenilenebilir enerji gibi alternatif enerjiye yapılan yatırımların gün be gün artması ve temel petrol üreticisi ülkelerin özellikle petrol üretiminden başka alternatif gelir kaynağı olmayan S.Arabistan’ın pazar payını ve gelirlerinin artırabilmek ve diğer üreticilerin pazarda yer edinmesine engel olmak amacıyla talep de artış olmaksızın üretimini artırması petrolün birim fiyatında düşüşü kaçınılmaz kılmaktadır. Ve buna büyüyemeyen dünya ekonomisi neticesinde artan petrol stokları ilave edilince, bu düşüşlere rağmen mevcut petrol fiyatlarında hala dibin görülmediği söylenebilir.
Sistemik kriz bağlamında petrol fiyatındaki düşüşün ekonomi politiği başlıklı bu çalışmada öncelikle petrolün birim fiyatının piyasa içi dinamikler olan petrol arz ve talebin fiyat elastikiyeti doğrultusunda fiyatın nasıl belirlendiğinin açıklaması yapıldıktan sonra krizden bugüne gelirken fiyattaki değişim nedenleri ve nasıl belirlendiği açıklandı. Ve piyasada oluşan fiyatın denge fiyat olup olmadığı ve denge fiyata ulaşmanın nasıl olası olabileceği tartışıldı.
Petrolün birim fiyatı, piyasa içi dinamikler olan petrol arz ve talebi tarafından belirlenir. Petrol arz ve talebini birbirine eşitleyen fiyat piyasa denge fiyatıdır. Petrolün birim fiyatını belirleyen petrol arz ve talebi yaşanılan ekonomik ve siyası konjonktüre bağlı olarak değişim gösterir. Diğer taraftan fiyatın oluşumunda altın bakır gümüş gibi emtiaların birim fiyatları,piyasa dışı faktörler, spekülatif eğilim ve beklentiler de etkili olmaktadır. Daha açıkça ifade edilirse piyasa dinamiklerince belirlenen fiyat gösterge kabul edilmekte olup piyasa dışı faktörlerce yeniden değerlendirilerek daha gerçekçi bir piyasa fiyatı ortaya çıkmaktadır. Aslında tespit edilen bu fiyatın oluşumunda finansal piyasaların da belirleyici olması nedeniyle en rasyonel fiyattır. Ve gerek reel gerekse finansal piyasaların kısacası küresel ekonominin gidişatı ve yapısal konumu hakkında bilgi veren, piyasaların yönünü anlamada yorumlamada rehberlik edebilecek olan tek ve gerçek fiyattır.
Aslında petrol fiyatındaki oynaklığın (artış ya da azalışın) temel nedeni petrol arz- talep elastikiyetinin kısa dönemde inelastik olmasındandır. Daha açıkça ifade edilirse petrol üretimi kısa dönemde kolayca artırılamadığı için arzı inelastiktir.Ve keza petrol tüketimi, tüketim alışkanlıkları kısa dönemde hemen değiştirilemediği için, arzda olduğu gibi talepte inelastikdir. Uzun dönemde ise petrol arz ve talep eğrileri elastiktir. Ancak petrolün doğada bulunan bir ürün olduğu ve rezervi doğanın bize sunduğuyla sınırlı olduğu düşünülünce petrolün arz ve talep elastikiyeti, piyasada belirlenen fiyatı ya da oluşan fiyatı açıklamada yetersiz kalmakta olup ek göstergelere başvurulması açıklamaların gerçekçiliği için bir zorunluluktur.Bu ek göstergelerin her dönem farklılık arz etmesi durumu daha da açıklanamaz kılmaktadır.
Petrol birim fiyatının bu oynak yapısı ve çok sayıdaki piyasa içi ve dışı dinamiklerinin fiyat üzerindeki bu belirleyici etkisi nedeniyle petrol arz tedarikçileri fiyattaki bu oynaklık ve piyasanın belirleyici etkisini minimize etmek ve aynı zamanda karlarını maksimize etmek amacıyla kurulan OPEC ülkelerinin bile fiyatların belli seviyelerinde oluşmasında yetersiz kalabilmekte bazen tam tersi dalgalanmaların bir nedeni olarak yeri vardır. Özellikle kriz dönemlerinde bu kontrol denetleme daha da zorlaşmakta hatta imkansız olmaktadır. Çünkü Kriz dönemlerinin yapısal özellikleri yanı sıra söz konusu petrol arz tedarikçilerin petrol dışında gelir kaynaklarının olmayışı hedeflenen yüksek veya olması gereken fiyatta tutunmasına karteller (OPEC) bile sağlayamamaktadır. Çünkü Petrol arz edenler hukuksal ve iktisadi konumlarını koruyabilmeleri için Venezuelle , Suudi Arabistan, Irak gibi ülkeler ne üretim kotalarına ne de belirlenen fiyata uymamaktadırlar. Bu ülkelere Rusya, ABD gibi siyasi anlamda güçlü petrol arz tedarikçilerin izledikleri arz politikaları petrol fiyatındaki oynaklığı hatta düşüşü hızlandırmaktadır. Son günlerde özellikle 10 Ekim 2014’den itibaren bugüne kadar hatta yarında sürebilecek olan petrol fiyatındaki şok düşüşün 60 Doların altına inmesi bu duruma örnek olarak verilebilinir. Şimdilik düşüşler maliyetler nedeniyle durmuş gibi gözükmesine rağmen yarın ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Ne zaman ki küresel ekonomi durgunluktan çıkar ancak o zaman bu durum netlik kazanacaktır.
Diğer taraftan önceki satırlarda belirtilen olayların doğrudan etkileri yanı sıra bu olayların spekülatörleri harekete geçiren etkisi de devreye girince petrolün birim fiyatındaki artış kat be kat olmaktaydı ancak finansal piyasaların derinleşmesi alternatif finansal yatırım araçların çeşitliliği nedeniyle, petrolde spekülatif eğilimler minimize edilmiştir. Buna karşın 2030′da dünya petrol rezervlerin tükeneceği beklentisini, kaya petrolü, asfalt kumundan petrol gibi yeni enerji kaynakların bulunması yanı sıra alternatif yenilenebilir ek enerji kaynakları varlığı bu beklentiyi yok ederek fiyat düşüşleri gerçekleşmektedir. Ve buna küresel ekonomilerin krizden çıkışların gecikmesine Rusya-Ukrayna siyasi açmazı gibi durumların varlığı da eklenince fiyat düşüşleri daha şiddetli olmaktadır. Ancak bu durumun normalleşme olmayıp geçici olduğu unutulmamalıdır. Önümüzdeki 10-12 aylık süre sonunda petrol fiyatının petrol arz ve talebe göre dengeleneceğidir. Oluşan dengenin dengesizlik olması bile dengesizliğin denge hali olacağıdır.
Petrol piyasasında olan biteni Brent petrolün birim fiyatındaki dalgalanmayı örnek olarak verilirse görülen Brent petrolün birim fiyatının 2004’de 35 Dolar iken 2005’de 60 Dolara 2006′da 70 Dolar Kasım 2007′de 98 Dolara ulaşmıştır. Başka bir deyişle,2006 Yılının Ağustos ayında petrolün birim fiyat 100 Dolar olacak derken 2007’nin Ocağında yani kış mevsiminin ortasında, OPEC’in üretimi kısma tehditlerine rağmen, petrolün birim fiyat 58 Dolara inmiştir. Ve 2007’li yıllarda petrol üretiminde bir artış yapmayacaklarını söyleyen OPEC ülkeleri toplam dünya petrol arzının 82 milyar varil buna karşılık dünya petrol talebinin 84 milyar varil olduğunu belirterek petrol üretiminde artış yönünde bir değişiklik düşünmediklerini defalarca ifade etmişlerdi.Ancak 2014 sonları ile 2015 yılı başları itibarıyla günlük petrol üretiminin 94 milyon varile ulaşmış olup talebinin de 92 milyon varil kalmasıyla petrol arzı artmıştır.Arz artışına ivme verecek her olay petrol fiyatını aşağıya çekecektir. P5+1’lerin İran ile yaptıkları Nükleer Silahsızlanma Anlaşması petrol fiyatını aşağı çekecek gibi gözükmektedir,Zira petrol arz tedarikçileri içinde önemli bir yere sahip olan İran’a konulan yasakların kalkmasıyla dünya toplam petrol arzını İran’ın günlük 1 milyon varil artıracak olması ve bunun yaratacağı beklenti söz konusu anlaşmanın imzalanmasıyla petrolün birim fiyatı anında 6-7 dolar düşmüştür ve bu düşüş daha da hızlanacaktır.
Aslında, 2008 küresel finansal krizi ile fiyat beklentisi azalış yönünde sürmüş olup yaklaşık 4 yıl boyunca 70 Doların altındaydı. Ve 2012 haziran ayının hafta başı itibarıyla Amerikan ham Petrolun varili 95 Dolar, brend petrolün varili ise 92 Dolardı. Ve bu fiyatın artış yönünde olacağına dair piyasa beklentisi oluşmuş iken 2012 Ağustos sonlarında fiyat 114 dolar civarında gezinmekteydi ve dalgalanmanın kesintili devamıyla 2015 Şubatına gelindi.Ve fiyat 60 dolar seviyesindedir.
Dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken uluslararası piyasada 7 Dolara mal olan bir ürünün birim fiyatı 100 Doların üstüne çıkıyorsa bu oluşan piyasa fiyatının gerçek fiyat olmadığıdır.Ve fiyatın 40 doların da altına inebileceği gerçeği unutulmamalıdır.Şimdilik fiyatın 58 dolarda durmasına rağmen bunun kalıcı olmadığıdır. Büyük bir kartel olan OPEC, kurulduğu dönemden bugüne kadar petrolün birim fiyatını yüksek seviyede ve stabil tutmaya uğraşmasına rağmen bunu başaramamaktadır ki kuruluş amacının bu olmasına rağmen. Ve günümüzde dağılma konumunda olup etkinliği kalmadığı unutulmamalıdır. Tam tersine piyasada pazar payı kapma veya payını artırma kavgası başlamıştır.
Piyasa dinamikleri, iktisadi durgunluk, para ve finans piyasalarında yaşanan çalkantılar petrolün birim fiyatının düşük seviyelere gelmesine yol açmaktadır. Petrol üretim tesisleri ve rafineri yatırımlarının yüksek maliyetli olması yanı sıra petrolün şu anki piyasa fiyatındaki istikrarsızlık nedeniyle piyasada petrol üreticisi konumunda olan ülkeler fiyattaki düşüş nedeniyle petrol yatırımlarına ara vermişler ya da yatırım yapıp yapmamakta tereddüt etmektedirler. Bütün bu yaşananlar itibarıyla önümüzdeki 12-14 aylık kısa bir süre sonunda petrolün birim fiyatı 70-80 Dolar civarında dengesini bulacaktır. Dünya ekonomisinin durgunluk sürecinde olması yanı sıra petrol arz ve talebinin değişmemesine rağmen Petrolun birim fiyatındaki artış kuramsal olarak açıklanamasa da jeopolitik, spekülatif ve siyasi olarak açıklanabilmesine rağmen her an değişimin yaşanabileceği de unutulmamalıdır. Petrolün yapısal konumu nedeniyle,bazen dengesizliğin denge durumu olabileceği unutulmamalıdır.