Tarımsal fiyatlar sanayi kesimindeki fiyatlardan farklı bir yapı göstermektedir. Sanayide marjinal maliyet ve marjinal gelir eşitliği ile belirlenen fiyat ve üretim düzeyi, tarım sektöründe tam olarak geçerli olmayıp farklılık arz eder. Tarımda piyasa ekonomisi yerine geçimlik ekonominin geçerli olduğu özel durumlarda fark daha artar.Tarımsal ürünler tam rekabete yakın piyasalarda(serbest piyasa ekonomisi) satılmalarına karşılık üretimin temel girdileri monopol(tekel konumlu) piyasalardan sağlanması sektörün çift taraflı sömürüye açık olduğu anlamına gelmektedir.
“Fındık Üretiminin Gelir ve İstihdam Yaratıcı Gücü” başlıklı bu çalışmada fındık üretiminde ve satışında izlenen ve/veya izlenmesi gereken politikalar açıklanmaya çalışıldı.
Olağanüstü hava koşullarında, tarımsal fiyatların belirlenmesinde piyasa dinamiklerinin zamansal gecikmeli etkisi ile birlilikte dalgalanma kaçınılmaz olur. Tarım dışı sektörde her türlü faaliyeti belirleyen denge durumu, karın maksimizasyonu gibi faktörler, tarımda da geçerli olmasına rağmen önemi yoktur.
Tarımsal üretim hava koşullarının doğrudan etkisi altında olduğundan tarımda korumacı ve destekleyici politikalar uygulanmalıdır.Tam tersine sektör piyasa koşullarına terk edilirse, özellikle olağanüstü hava koşularında, gerek üreticiler gerekse tüketiciler olumsuz etkilenir.
Olağanüstü hava koşuları mevcudiyetinde tarımda izlenecek veya izlenmekte olan serbest piyasa koşulları, uzun dönemde tarımsal ürün arzında dışa bağımlılığa yol açar. Ham madde ve temel girdi sağlayan bir sektör olarak Sanayi Sektörünü de olumsuz etkiler. Diğer bir deyişle temel girdi bağlamında, dışa bağımlı bir sanayi sektörünün büyümesi, makro anlamda, kalkınmanın gerçekleşememesi demektir.
Üretici için tarımsal ürünün gerçek değerini bulabilmesi, serbest piyasa koşulları içinde mümkün değildir. Yani, üretici, geçerli piyasa fiyatından gerek ulusal gerekse uluslararası piyasada malını satarak karını maksimize edemez. Üretici tarımsal ürünün değerini bulabilmesi ya devletin doğrudan sektörü koruyucu-müdahale edici politikalar izlemesi ya da üreticilerin birlik ya da kooperatif eşliğinde örgütlenmeleri ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, fındık, tütün, şeker pancarı, pamuk gibi tarımsal ürünler için kooperatifleşme ve örgütlenme tarımda büyüme ve gelişmenin sağlanabilmesi için gerekli ve zorunludur.
Tarım ürünlerinin yapısal özellikleri ve Türk Tarım sektöründe izlenen politikalar nedeniyle,“Türk üreticisinin yetiştirdiği ürününü, gerçek değerinden daha düşük fiyatta ve zamanından önce satmasına, suistimal edilmesine ve/veya zarar etmesine engel olmak amacıyla, Türk Tarımında yasal düzenlemeler” yapılmıştır.“Tarım Satış Kooperatifleri” bu düzenlemelerden biridir.
Fındık üretimi, Karadeniz Bölgesinin tamamında, Marmara Bölgesinin bir kısmında piyasa için; bazı bölgelerimizde de geçimlik amaçla yapılmaktadır. Türkiye toplam dünya fındık talebinin yaklaşık %80’nini karşılamaktadır. Türk Tarımında, fındık üretiminde 8 milyon kişi çalışmaktadır. Türkiye Ekonomisi yıllık fındık ihracatından yaklaşık 2- 2.5 milyar dolar gelir elde etmektedir. Fındık üretiminde % 8 arz fazlası bulunmaktadır. Buna rağmen Türkiye uluslararası fındık fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmayıp, fındığın birim fiyatı Hamburg Borsasında (Türkiye’nin dışında) belirlenmektedir. Toplam fındık ihracatının % 70’i, Avrupa çikolata-şekerleme-bisküvi sanayinin temel hammaddesi olarak Türkiye tarafından karşılanmaktadır.
Fındık ürünü için Tarım Satış Kooperatifi nitelikli kuruluş Fiskobirlik’tir. Fiskobirlik, belirlenen taban fiyattan üreticiden satın aldığı fındığı, uygun fiyat ve koşullarda piyasaya satmaktaydı. 2003 yılından itibaren tarımda yeniden yapılanma sonucu “Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri” özerkleştirildi. “Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri” piyasa koşullarına uyması, kaynaklarını daha rasyonel kullanması, özel bir ticari işletme gibi faaliyetini sürdürmesi için yeniden yapılanması sağlandı. Olağanüstü durumlarda kooperatif ve birliklerin “Devlet Fiyat ve İstikrar Fonundan” kredi alabilmelerine imkân verecek düzenlemeler yanı sıra 2012 yılından itibaren geçerli olmak üzere Fındıkta taban fiyat uygulamasına son verilerek fındık fiyatının piyasa içi dinamikler tarafından belirleneceği açıklandı. Ancak, fındık taban fiyatının devlet tarafından belirlenmeyeceği kararına üreticiden gelen tepkiler ve sosyal huzursuzluk, daha da önemlisi gelecek yılın seçim yılı olması nedeniyle devlet, taban fiyat uygulamasını kaldırmaktan vazgeçti.
Fındık üreticisi bir taraftan siyasetçilerin fındık taban fiyat uygulamasını bir politika aracı olarak kullanmasından diğer taraftan kendi aralarında “Üretici Kooperatifi” şeklinde örgütlenemediklerinden çift taraflı sömürüye açıktır. Bunun yanı sıra, fındık arzının bol(az) olduğu dönemde fiyat maliyetin altın(üstünde) oluşacaktır. Diğer bir deyişle devlet, taban fiyatı belirlemediği sürece, fındığın birim fiyatı serbest piyasa koşullarında oluşacaktır.
Fındıkta bu yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için yapılması gerekenler:
1.Hükümet ya da tarımdan sorumlu bakanlık taban fiyat açıklamasını sürdürmeli,
2.Belirlenen fiyattan ürünün alınacağı üreticiye açıklanmalı,
3.Fiskobirlik’i fındık üreticilerin haklarını koruyacak şekilde yapılanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı,
4.Fiskobirlik’in işleyişini rasyonelize edecek yönetim ve denetim mekanizması kurulmalıdır. Bu tür yapılanma kısa dönemde üreticileri rahatlatacak uzun dönmede ise sektörü rasyonelize edecektir.
5.Fındık üretiminde üretim planlaması yapılmalı, olması gereken arz fazlası tespit edilmeli ve daha fazla olması olası arz fazlasını elimine edecek yapısal ve sosyal politikaların uygulamasına acilen geçilmelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde her hasat sonunda aynı öykülerin yaşanması kaçınılmazdır. Daha da önemlisi uluslararası fındık ticaretinde kazanılan avantaj uzun dönemde kaybolabilir. Kaybolmasa bile gelişmişlik seviyesinde sıçrama yapabilme şansı yok olabilir.
Sonuç olarak, Pamuktan fındığa, fındıktan çaya kadar tarım ürünlerinin hemen hemen hepsinde, taze sebze ve meyve dahil, iç piyasa üretimi dış dünyanın rekabetine açılırsa, tarımsal ürünlerin rekabet edilebilirliğini sağlayacak destek ve koruma sağlanamaz ve sektör piyasa içi dinamiklere terk edilirse, tarımda gelir ve üretim kaybı yaşanır.