Tarımsal üretimde,bitkisel ve hayvansal üretim bağlamında, maliyet ile perakende fiyat arasındaki ilişki katma değeri belirler.Katma değerin ülke ekonomisinde yarattığı etkinin büyüklüğü önce üretim aşamasında daha sonra girdi veren sektörlerde ve nihayetinde ulusal ve uluslararası piyasadaki durumuna göre belirlenir.Tarımsal ürünün üretim aşamasında, üretimde kullanılan üretim faktörlerinin, emek, tohum, gübre,makine teçhizat ve teknoloji gibi girdilerin ne kadarın ulusal kaynaklardan karşılandığı ne kadarının karşılanmadığı oldukça önemli olup katma değerin büyüklüğünü belirlemede önemli bir göstergedir.
Diğer taraftan üretim sonrasında ürünün gerek raflara gelinceye kadar yaşadığı endüstrileşme süreci gerek raflara geldikten sonra tüketicinin talebini etkileyecek sunumlar,paketleme ve ambalaj, gerekse tarımsal üretimin finansmanı ve finansman biçimi üretimin sürekliği için önemlidir. Bunun yanı sıra sektöre depolama, ulaştırma ve lojistik gibi hizmet veren sektörlerin elde edeceği gelir tarımsal üretimin ülke ekonomisi için taşıdığı önemin küçük bir örneğidir. Zira Türkiye ekonomisinde tarımda yaratılan katma değer diğer sektörlere göre çok daha büyüktür.
Günümüzde yapay zeka ve teknolojik değişimin yol açtığı yeni mesleklere uyum ve yatırımın gerçekleşmesi sürecinde zaten var olan işgücü fazlalığının tarımda eritilmesi, ekonominin sıçrama yapmasına yardımcı olacaktır. Zira sermaye birikimini gerçekleştiremeyen ekonomilerin sıçrama yapacağı sektörün belirlenmesindeki rasyonel seçim, ekonominin gelecekteki durumunu belirler.Değişen dünyada değişen dengeler içinde ezber bozucu tercih ve kararlar almak, kaybederken kazanmak anlamına geleceği unutulmamalıdır.
Bütün bunlardan yola çıkarak, Türk tarımında izlenen ve/veya izlenecek politikalarla büyüme mi yoksa kalkınmamı yaratılmak isteniyor, öncelikle buna karar verilmesi gerek.Hem büyüme hem de kalkınmanın gerçekleşmesi için büyümeyi ve kalkınmayı finanse edecek kaynağı bulmak gerekli olup bu konuda başarılı olan yirmi sekiz üyeli Avrupa’nın topluluk tarımında uyguladığı ortak tarım politikasının tam olarak bunu sağladığı gerçeği unutulmamalıdır. Hale hazırda Türk tarımında ne büyüme ne de kalkınma gerçekleşmiş olup tarımsal üretim hacmi ve devlet desteğinin yüksek olmasına rağmen izlenen politikalarla sanki hem büyümenin yolu kesilmiş hem de kalkınma beklentisi yok edilmiş gibidir.Diğer bir deyişle, tarım yeni politikaların deneme tahtası olmuş ve bir türlü yapılmak istenenler, fiyat baskısı nedeniyle, üretilen kısa vadeli çözümlerle gerçekleşmesi ya ötelenmiş ya da yok edilmiştir. Dolayısıyla, Türk tarım piyasası ve fiyatları küresel tarım piyasalarından ayrışmıştır. Ve dünya gıda fiyatları düşerken Türk tarım fiyatları artış trendindedir.
Tarımda büyüme tarımsal üretim artışıyla sağlanır buna karşılık kalkınma çok farklıdır. Tarımda üretim artışı yani üretim faktörlerin etkin kullanımı, verimlilik artışı ile ilgilidir. Üretim faktörlerini etkin kullanımı faktör miktarlarında yapılan düzenlemeden kullanılan teknolojiye kadar hatta tarımda sermaye birikimiyle doğrudan ilintilidir.Diğer taraftan tarımsal kalkınmanın gerçekleşebilmesi sosyo- ekonomik politikalarla olur. Daha da önemlisi tarımda önce büyüme elde edilsin daha sonra kalkınma gerçekleşir düşüncesi istenen sonucu vermez verse de hedef yakalanmaz, yakaladık dediğiniz anda sektör gerileyebilir. Zira bu bir bıçak sırtı denge olup dengeye gelmek kolay ama dengede kalmak zordur.
Tarımsal üretimde yakalanan üretim artışı gerilemeden, tarımsal kalkınmayı geçilebilmesi, tarıma hizmet veren sektörlerin ,ulaştırma ve lojistik gibi, gelişmesi, modernize olması kısaca yeni teknolojiyle donatılmasıyla, ürünün nitelik ve niceliği korunarak ve dayanıklılığını artıracak düzenleme, başlangıçta gerek taşıma sektörü gerekse tarımsal üretici için maliyetli olmasına rağmen uzun vadede bu maliyet tüketici memnuniyeti talep artışı ile geri döneceğinden artı getiri demektir. Kısacası katma değer yaratılmak isteniyorsa önce koşullar hazırlanmalı sonra elde edilecek katma değerin sektörün gelişimi ve ilerlemesinin yaratacağı çarpan etkisi sektöre gelişme ve ilerlemeyi getirecektir. Açıkçası, katma değer yaratmak maliyetidir. Ama yaratılan değer tarımda ve hizmet veren sektörlerde büyüme ve kalkınmayı sağlar.
Tarım, yan ve hizmet veren sektörlerle ele alındığı zaman hedeflenen sonuca ulaşılır. Daha da önemlisi gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde planlama uzun dönemli olmalıdır. Kısa dönem olarak alınan her türlü önlem, uygulama ve/veya politika istenen sonucu vermez . Tarımın olmazsa olmazı plan ve programların uzun dönemli olmasının gerekliliğidir.
Diğer taraftan, gerek bitkisel üretim gerekse hayvansal üretimde babadan kalma yöntemden ziyade teknolojiyi üretime entegre etmek ile olasıdır. Tarımsal üretimde teknolojinin kullanımı sektörde sermayenin yoğunluğuna bağlıdır. Tarımda gerekli olan sermaye birikiminin devlet desteği ve üreticiye uygun koşullarda kredi sağlanması ile olası olacağından burada önemli olan tarıma aktarılacak parasal fonların büyüklüğüdür. Sermaye ihtiyacının giderilmesiyle, küresel piyasalarda tarımsal ürün ihracatında söz sahibi olmak için hiç bir neden kalmamış olacaktır.Tarımın finansmanında, özellikle ucuz ve kolay finansmana erişimi sağlayacak düzenlemelerin acilen yapılması gerekir.
Tarımın yeniden yapılanması ve bu yapılanmada teknolojinin kullanılmasıyla tarımsal bölgeler sosyolojik ve ekonomik anlamda öncü sektör olmalıdır. Keza tarımın yaratacağı yüksek katma değer hem büyümede hem de kalkınmada ekonominin motoru olacak şekilde yeni politikalar belirlenmelidir.